Suriye’nin toprak bütünlüğü ve üniter devlet yapısının korunmasından yana, ülkemizin taraf olduğunu açıkça deklare eden Cumhurbaşkanımızın açıklamışı gün gibi ortadayken, Suriye’de, bir kısım Suriye topraklarında Türk Bayrağının göndere çekiliyor görüntülerinin medyaya servis edilmiş olması, dikkat çekme yada Zafer gösterisi falan değil, ap açık Türkiye’yi savaşın içine çekip, askerimizin, ülkemizin ve topraklarımızın hedef gösterilmesinden başka kimin işine yarar.
Bu açıkça ülkemizi hedef göstermek değil de nedir? . Üstelik ülkemizde milyonlarca Suriye vatandaşı mülteci, göçmen, sığınmacı, kimlikleri ne ise onca insan varken, bu tacizkar ve tahrikkar durumun açıklaması sizce ne olabilir ki?
Benim şahsi kanaatim, siyasi ve hayat tecrübelerim, bu işi tezgahlayanların CIA MOSSAD VE Amerikan güçleri ve ona bağlı sermaye ajanlarının olduğuna işaret ediyor.
Ama acıması olan içimizdeki bir kısım besleme medyanın da bunu zafer ve başarı olarak pazarlamasıdır. Binlerce yıllık geçmişi olan kadim Türk devletlerinde ne de bugün Türkiye Cumhuriyetinin genetiğinde, kendisine tehdit unsuru olmayan hiçbir oluşuma yada bütünlüğe zarar vermemiştir.
Suriye’de yönetimsel sorunların olduğunu, halkın ve ülkenin içinde onlarca farklı yapıda ve silahlı milislerin, karşı örgütlerin, PKK ve YPG’nin, HTŞ’nin, Suriye Muhalif Ordusu’nun güçleri olduğunu biliyoruz. Türkiye yıllardır bunlarla mücadele ede dursun, kimi zaman ABD, kimi zaman Rusya, hatta Avrupa ülkeleri, elaltında yada açıkça bu örgütlere lojistik destek ve mühimmat desteği verdi ve vermeye de devam ediyor.
Ancak, geldiğimiz süreçte, ülkemizin büyük bir bölümünü tehdit edecek ve ülkeyi bir savaşın eşiğine getirecek tüm hamlelerinde önceden görülüp ona göre rol alınması gerekiyor.
Siz bakmayın bazı aklıevvellerin çıkıp ta, “Halep eskiden Türk toprağıydı, şimdi de bizim toprağımız salvolarına, Cebelitarık’tan Yemen’e Baltık kıyılarından Afrika’nın orta yerine kadar Türk toprağı olan yerlere, şimdi çıkıpta bizim topraklarımız mı diyeceğiz?
Dünyaya kafa mı tutacağız? Onca düşmanın arasında, dostumuzu fenerle ararken. Bize gaz verip yola çıkartanların, arkamızı döndüğümüzde zerresini bulamayacağımızdan asla şüphem olmadı ki.
Yüzyıllardır böyle sürdü, birkaç yüzyıl daha böyle süreceğini de bilelim.
Özellikle, kendisini iktidara yada hükümete yakın göstermeye çalışan basın yada medyada, zafer nidalarıyla, zafer çığlıklarıyla şov yapmaya çalışanların, çıkışları her ne kadar rayting amaçlı olsa da, farkında olmadıkları yada görmezden geldikleri husus, açıkça ülkeyi savaşa davet etmek, savaş çığırtkanlığı yapmaktır.
İşte bu öyle bir ihanettir ki, emperyalizmin uşağı olan bu medya, bu devlete en büyük ihaneti yaptığını farketmeyecek kadar kör ve sağırdır.
Ülkemizin şu anda tek bulunması konum eli tetikte ama bir o kadarda sağduyulu ve sükûnetini kaybetmeden, olanı biteni iyice analiz ederek, vaziyet almaktır.
Ordumuz ve milletimiz, vatan ve bayrağın ne demek olduğunu bilen 85 milyonun, tek yüreği tek sesidir.
Kalın sağlıcakla