reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Suya havlayan köpekler

Yayınlanma Tarihi : Google News
Suya havlayan köpekler

Yazımızın başlığı böyle olunca, birilerine yada bir yerlere laf çakma mevzusu değil, son günlerin iki önemli konusu, köpekler ve malum şehrimizin önemli sorunlarından birisi su mevzusunu, klişe sözler kullanarak, ilgi ve alakanızı çekelim istedim.

Her iki konuda Belediyemiz ve yeni belediye başkanımızla ilgili. Aslında bana soracak olursanız hiç ilgisi yoktu ama, kucağında iki tane nur topu gibi bebek(!) buldu.

Su konusu, birkaç yıldır ciddi şekilde ihmale uğrayıp, üstüne üstlük iklimsel sorunlarda peşpeşe gelince, ortaya yumak olmuş bir içme suyu sorunu çıktı.

Kışın ortasında, bir çok yer susuz bırakıldı yada dönüşümlü su kesintileri yaşandı. Halbuki su sorunu, Sivas’ın görünen projeksiyonunda hiç yer almamıştı. En son merhum belediye başkanımız Osman Seçilmiş bey’in başkanlığı döneminde, tavra deresi kaynağının kurumaya başlaması, dere ıslahları, tarımsal sulamanın yer altı sularıyla değil, içme suyu şebekelerinden sağlanmaya çalışılması, vahşi sulamanın varlığı vs. vs. Bunların her biri kaynaklarımızı ciddi ciddi sömürdü.

Bir önemli hata daha yapıldı, o da 4 Eylül Barajının içme suyu tedariğinde kullanılması amacıyla yapılan zemin doldurma çalışmalarında çok ciddi eksikliklerin olduğu ve baraj diplerinde sızıntıların had safhaya çıktığı iddiasıydı.

Bu konu Sivas’ın gündemine birkaç defa gelmesine rağmen, ne yetkililerden, ne de etkililerden hiçbir açıklama yada hamle gelmedi. Bu barajın sızdırma sorunu  var mıydı, yok muydu? Bu baraj 2004 yılında açılışa yetiştirebilmek için bazı önemli parametreler gözardı edildi mi edilmedi mi? İşte bu soru işaretleri hiçbir zaman cevaplanmadı.

Gerçi bu saatte cevaplansa da çok önemi yok artık.

Artık ne yapılabilir ona bakmak lazım. Pusat sulama sahasından taşıma su ne kadar can verir bu şehre bilmiyoruz. Kimse de bilmiyor.

Ama, diyorum ki, altını çizerek diyorum ki, yer altı sularını bir an önce yer üstüne çıkartmaya başlayın ve bu suları özellikle bu coğrafyanın ağaçlandırılmasına kullanın. Çok değil 8-10 yıl içinde, ağaçlandırılmış bir coğrafyanın yağış ortalaması, ormansız bir coğrafyadan çok fazla olduğunu göreceksiniz. Bu ortalama yükseldikçe ağaçlandıracağız, ağaçlandırdıkça yağışı bol olan bir şehir olacağız.

İspatı ortada işte. Karedeniz ağaçlandığı için yağışı bol alan, yağışı bol olduğu için ağaçlanan bir coğrafya

Bir diğer konumuz köpekler. Yıllarca köpek bakıp, büyütmüş birisi olarak diyebilirim ki, saldırgan köpek vardır. Her köpeğin ruhunun gizli saklı kalmış bir yerinde bir köpek olma duygusu vardır. Bir şekilde ortaya çıkıyor. Yarın bir gün bilemiyoruz ama eninde sonunda ortaya çıkıyor.

Medyanın sıklıkla işlediği bir konu vardı, başıboş köpeklerin durumu. Halk ikiye bölündü. Biliyoruz ki, şehrimizde dahil bu köpeklerin barınaklarda bakımı oldukça zor, oldukça pahalı. Bir takım hayvanseverler, başıboş köpeklerin itlafı gündeme geldiğinde ayaklandı.

Ancak başka bir görüntü daha var, o da özellikle çocuk ve yaşlıların bu saldırılar karşısında savunmasız olması. Bazı köpekler ise, son derece saldırgan ve beslenmesi büyütülmesi yasak. Fakat Sivas sokaklarında bile bu köpeklerin ağızlıksız maskesiz olarak gezdirildiğini ve kolluk kuvvetlerinin buna seyirci kaldığını yada bildirilmediğini görüyoruz.

Belediye imkanları ile bunları önleyebilmek mümkün değil.

Ne yapılabilir peki?

Saldırgan cins kategorisinde bulunan köpeklerin tamamı ister sahipli olsun, ister sahipsiz kesinlikle itlaf edilmeli. Belli kilograma kadar olan köpekler, kesinlikle ağızlıksız ve maskesiz gezdirilmemeli. Parklar bahçeler, elinde köpeklerle cirit atan berduş tipli gençlerle tıka basa dolu. Nerede müptezel var. Bu tip köpeklerle, özellikle kadınların ve çocukların olduğu parklarda serseri mayın gibi geziyorlar.

Uyarıyorum, bugün yarın herhangi bir olay vuku bulduğunda bunun ilk sorumlusu belediyeler ve kolluk kuvvetleri olacaktır.

Biraz fazla uzattık. Şimdiden Kurban bayramınızı tebrik ediyorum.

YORUM YAP