26 Mayıs 2022 Perşembe akşamı…
Saat 20.45…
İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadyumunda 120 dakikalık, heyecanlı, coşkulu yeis ve ümit arasında gelgitlerin yaşandığı tarihe düşülen bir not… “Türkiye Kupası Sivas’ın”
Sivas, 55 yıllık hedef ve arzusuna ulaşıyor. Muhteşem tablo, hem İstanbul’da stadyumda, hem Sivas’ta Hükümet Meydan’ından başlayıp şehrin caddelerine, sokaklarına ve her bir hanesinin odalarına dalga dalga yayılan sevinç ve gurur haleleri…
Sivas bunu hak etmişti.
Ve Türkiye Kupası Sivas’a çok yakıştı. Sivaslılar, Anadolu’nun belki bütün yeryüzünün tüm Sivaslı hanelerinde, yediden yetmişe aile boyu 120 dakikalık heyecanı, son 55 yılın biriken coşkusuyla kalpler güm güm atarak izledi ve yılların arzusuna kavuştu.
Her bir futbolcuyu ve teknik adamlarını, tüm yöneticilerini, ayazından sıcağına, stadyumları dolduran, yorucu deplasmanlara giden Sivasspor sevdalılarını, bu şehre gönül veren tüm Sivaslıları içtenlikle selamlıyorum. Tebrik ediyorum. İsteyince yapabilmenin, azmedince başarmanın örneğini Sivas’a ve Sivaslılara yaşattılar.
Her ne kadar üniversite yıllarım başlayıncaya kadar, mahallemizde kurduğumuz takımlarda mahalle maçlarında çok fazla top koştursam da sonra ki yıllarda giderek azalan şekilde maç izlemeye devam ettim hep… Oyunun analizini yapmak, hakkımda değil, haddim de değil, bu husus konunun uzmanlarının alanı… Ancak tüm kalbimizle Sivasspor’u sevmek ise tüm Sivaslıların hakkı…
Şehrimizin Marka Değeri
Günümüzde futbol, ülkeler ve şehirler bazında değerlendirildiğinde futbol endüstrisinin dünyayı kasıp kavurduğu ve önemli bir sektördür. Yeşil sahalarda yapılan maçlar, yalnız oyuncuları ve takımları değil, şehirleri, ülkeleri ve onlara destek veren sponsorları yakinen ilgilendirmektedir. Günümüzde futbolun, şehir ve ülkelere sağladığı ekonomik katkı kadar toplumsal hayat üzerinde derin etkileri bulunmaktadır.
Sivasspor, ülkemiz genelinde ve Avrupa’da şehrimizin tanıtımında önemli bir fonksiyonu icra etmektedir. Ülkemizde 30 büyükşehir olmasına rağmen, nüfusları ve ekonomik güçleri itibariyle Sivas’tan daha üst sıralarda bulunan onlarca şehri geride bırakarak yıllardır Süper Ligde ilimizi temsil etmektedir. Bunun ekonomik ve sosyal açıdan burada sayamayacağımız ciddi avantajları bulunduğu bir gerçektir.
Bu nedenle, Sivasspor bu şehrin önemli ve kıymetli bir marka değeridir.
Hayatımız Futbol
Yıl 1967… Henüz çocuktum Sivasspor kurulduğunda.
Futbola heveslendiğimiz, gün boyu plastik topun peşinde koştuğumuz günlerdi. Mahalle aralarında, çayırlarda, okulun ya da caminin bahçesinde iki iri taşı koyarak oluşturulduğumuz kalelerle, plastik topların peşinde toprak ve engebeli zeminde çok koşmuş, çok terlemiş ve çok yorulmuştuk… Yorulmak çocukça tavrımızın terimize karışan tozun ve toprağın bizlerde biriken mutluluğuydu. Şehrin neredeyse bütün mahallelerinde buna benzer tablolar yaşanıyordu o yıllarda…
Mahallemizde abilerimizin kurduğu yeşil-beyaz formalı mahalle takımımız vardı: Sebatspor. Onların Sivas Demirspor’un sahasında antrenmanlarını seyretmek, malzemelerini taşımak, maçlarında tezahüratta bulunmak, biz Çayırağızlı çocukların en büyük tutkusuydu. Onlara özenir onları örnek alırdık. Biz çocuklar da henüz 12-17 yaşlarında kendi aramızda mahalle takımları kurardık. İmaret Camisinin toprak avlusunda, boş tarlalarda, çayırlık alanlarda illa ki Reşit Akif Paşa İlkokulu’nun düştüğümüzde kol ve bacaklarımızın sıyrıldığı hatta kırıldığı sert zeminli bahçesinde sabahtan akşama kadar saatlerce maçlar yapardık. Koltuğumuz altında plastik toplarımızla Pulur’da, Harmançayırı’nda, Tekkeönü’nde, Sularbaşı Pekmez Sokak arkasındaki boş arazide, Arı Sitesi arkasındaki yıkık Kilisenin harabeleri arasında mahalle maçları alır, kıyasıya mücadele eder, maç yapardık. İyi top oynardım, çok gol atardım her maçta… Öyle ki, mahallede kendi aramızda takım kurup maç yapacağımız zaman bizim takımının oyuncularını genellikle ben seçerdim. Amansız kış ayazlarında dahi yırtık lastik ayakkabımızdan ayaklarımız ıslanmasın diye, naylon poşet geçirir, ayakkabılarımızı giyer, buz tutmuş karların üzerinde dahi ne heyecanlarla ve zevklerle oynardık. Ve stadyuma Sivasspor maçlarına giderdik çoğu zaman, giremezdik içeriye ya da devre arası kapıların açılmasını sabırsızlıkla bekler hiç değilse ikinci yarıyı tribünlerden izlemek için beklerdik. Bir kez de ne kadar ısrar ettimse hatırlamıyorum, babam götürmüştü beni stadyuma, nedense içeriye girememiş, kuzey taraftaki kale arkasının kapı aralığından maçı izlemiştim babamın omuzlarında…
Futbol böylesine bir tutkuydu hepimiz için… Dün olduğu gibi bugün de.
Çocukluk günlerimden kalan bütün bunları, hatıralarımı şunun için söylüyorum. Devir çok değişti, imkânlar bizim zamanımızdan çok ama çok daha iyi… Anadolu takımları ve özellikle Sivasspor, Sivas’ın daha çocuk yaşlardaki gençlerini, özellikle futbol kabiliyetlerini alan taramalarıyla tespit ederek, yetenekli gençlerimizi tespit edip altyapısında yetiştirmesi gerekmektedir. Sivasspor’un geçen yıllarda açıldığını bildiğim okulunda bunu daha kapsamlı şekilde gerçekleştirmesinin önemli olduğunu düşünmekteyim. Zira elinden tutabildiğimiz her gencecik kabiliyet, hem kendisi ve ailesi hem de şehrimiz ve ülkemiz için bir kazanç olacaktır.
Bu şehrin futbola sevdalı gençleri, öncelikle Sivasspor’da, Türkiye liglerinde ve dünya liglerinde futbolcu olarak görmek göğsümüzü kabartacaktır. Bu toprakların insanlarına fırsat verildikçe, imkân tanındıkça ve önleri açıldıkça sadece ülkemizin değil, dünyanın seçkin futbolcuları olabileceklerine inanıyorum.
Evet, çok maç yapılabilir ve kazanılabilir. Çok kupalar da alınabilir. Ama bu coğrafyanın insanına dokunmak, onları kabiliyetleri doğrultusunda yetiştirmek, ellerinden tutmak ise onlarca, yüzlerce kupa kazanmaktır aslında.
Sivasspor’a başarılar diliyorum. Daha nice kupaları bu şehre kazandırması temennisiyle…