Geçtiğimiz hafta İzmir’de Göztepe ile oynadığımız ve 3-2 kaybettiğimiz maçtan sonra Sivasspor tarihinde bir ilk yaşandı. Kırmızı-beyazlı ekibin 57 yıllık tarihinde ilk kez taraftarlar Teknik Direktörü stadyum duvarlarına pankart asarak istifaya davet etti. Geçmişte taraftarların kötü gidişler sonrasında teknik adamları istifaya davet etmesine ve o amaçla tezahürat yapmalarına şahit olmuştuk ama böylesini ilk kez yaşadık. Takımın sezon başından itibaren bir türlü istenilen sonuçları alamaması ve daha önemlisi umut vaat eden bir oyun ortaya koyamaması sonucunda büyük bir taraftar kitlesi Bülent Uygun’u pankartla istifaya davet etti. Pankart asmakla da yetinmeyerek hafta boyunca sosyal medya üzerinden çağrısının dozunu artırarak devam etti. Konu konvansiyonel medyada ve sosyal medyada geniş yer buldu.
Tüm bu yaşananlara rağmen kulüp yönetiminden veya Bülent Uygun’dan herhangi bir açıklama gelmedi. Her hafta yaptığı gibi antrenman sahasına sehpa kurdurup basın toplantısı da yapmayan Uygun, sosyal medyada kendisini istifaya çağıran taraftarlarla dalga geçmeye devam etti. Hemen belirteyim Bülent Hoca istifa etmez, taraftar baskısı ile asla istifa etmez. Hele önünde Hatayspor, Adana Demirspor ve Rizespor gibi ikisi içeride, birisi dışarıda kazanma potansiyeli yüksek olan üç maç varken hiçbir şekilde istifa etmez.
Kaldı ki Bülent Uygun geldiği günden itibaren profesyonel bir Teknik adam olmanın ötesinde kendisini Sivasspor’un sahibi gibi konumlandırıyor. Yaptığı her açıklama, her eylem, her jest, her mimikte onu yansıtıyor. Haliyle taraftarların ne dediği onun için bir şey ifade etmiyor. Bülent Hoca tek bir şekilde istifa eder o da ancak yönetim o yönde bir irade ortaya koyar ise… Onun da çok kolay olmadığını yine hocanın bir taraftara verdiği cevapta görüyoruz. Hoca İstifa diyen bir taraftara: “ Tazminatımı öde, istifa edeyim” diyor.
Bu aslında taraftara değil yönetime bir mesaj. “Benim istifamı isteyen üç yıllık sözleşmenin bedeli olan tazminatı ödeyecek”, diyor kısaca. Oysa geldiğinde ne demişti? “Yuvaya döndüm. Yeni gelmedim, yeniden geldim. Burası benim kulübüm. Geçmişte çok şey yaptım, yine yapmaya geldim. Teklif geldiğinde hiçbir soru sormadım, hiçbir şart sunmadım, boş mukaveleye imza attım.” dememiş miydi.
Demek ki neymiş, bunların hepsi hamasi, konjektürel sözlermiş. Bülent Hoca Sivasspor’dan para kazanmak için gelmen bir profesyonellikmiş. Haliyle gitmek için üç yıllık sözleşmenin tazminatını istemek de en doğal hakkın. İşte bu nedenle bir kez daha tekrarlıyorum. Bülent Hoca taraftar baskısı ile is-ti-fa et-mezzz. Yönetim de tazminat ödemeyi göze alıp onu istifaya davet edemez. O nedenle temenni edelim önümüzdeki üç maçı kazanalım ve Bülent Hoca hatalarından ders çıkarsın, sonumuz iyi olsun. Vesselam…