“Hadi bakalım, kolay gelsin, bir acayip zor yarış, bana ne aman, ben anlamam” diyemeyeceğimiz beş yıllık, Uzun’ca bir yarış olacak. Öyle gözüküyor.
Geçtiğimiz birkaç hafta, yerel seçim değerlendirmelerinde bulunup, kimin neden kaybettiğini, kazananın da kısaca nasıl kazandığını yazmıştık. Kazananın nedenleri çok fazla değilken, kaybedenler kulübünün, neden listeleri o kadar çoktu ki, o kadar yazmadan sonra ben bile yoruldum ve yazmaya üşenir oldum.
Bu hafta üzerinden neredeyse bir aylık bir süre geçen şehremini seçimlerimizin galibi, çiçeği burnunda belediye başkanımıza ve ekibine bir yol haritası koyabilmek adına karalayacağız.
Başta peşinen söyleyeyim, işi kolay değil. Ama piri fani Derviş Yunus’un güzel bir sözü ile başlarsak, güzel olmaz mı? “Gelin tanış olalım, İşi kolay kılalım, Sevelim sevilelim, Dünya kimseye kalmaz” bu güzel dizelerin manasına erebilirseniz, zoru kolay edersiniz.
Tanış olmak, tanışmak değil, birlik olmak anlamında kullanıldığını belirtmeme gerek yok. Birlik derken, siyaseten değil, ruhen, bedenen bir birlikten bahsedilmektedir. Evet, sonunda dünya kimseye kalmıyor. Tıpkı sizden öncekilerin o koltuğu bıraktığı gibi sizlerde, vazifeniz sona erdiğinde, o makam sizlere kalmayacak ki.
Her yönüyle, ruh dünyamızın olması gerektiği gibi yaşanmasını sözlere dökmüş Yunus Emre. Ruhu şad olsun.
Dönelim asıl meselemize. Belediyecilik zordur, her yönüyle, hem insanın ruhuna hitap edeceksiniz, hem gözüne, hem eline, hem ayağına.
Sen olsan ne yapardın diye sorsaydı belediye başkanımız, ona derdim ki!..
Bu şehrin önceliklerini belirlemek için, öncelikle bir “öncelikler belirleme komisyonu” kurardım. Sahi ya bu şehrin öncelikleri nelerdir.
Kaç yazı yazdım hatırlayanınız var mı? Ben yazmış olmama rağmen, bu sayıyı hatırlamıyorum ki.
Bu şehrin önceliği trafiği, sosyal donatıları, ulaşımı. Yok yoksa su sorunu muydu? Ya sahi işsizlik. Tüh esnafın, ticaret erbabının sorunlarını unuttum. Onlar mı önceliğimiz olmalı. Hadi canım sende, bu şehirde bir sığınmacı sorunu var mı?
Ya temizlik, şehir çok mu temiz? İşgal altındaki kaldırımlar, kırmızı ışıkta ana caddelerde araçlarımızın önüne, ellerinde mendillerle fırlayan çocuklar, kucaklarında bebelerle kadınlar.
Patlayan su boruları, bakımsız kirli parklar bahçeler. Bunlar, bizim bildiklerimiz ya içeride bilmediklerimiz. Onlar ne alemde, bilmiyoruz ama, öğrenmek için Uzun’ca bir tahlil gerekiyor.
Fakat şunu söylemeliyiz, bir ayda görebildiğimiz manzaradan çıkan durum şu.. Yavaş yavaş ekibini oluşturmaya başladı ya.
Fena değil’in bir tık üstünde bir kadro bence. Tanıdığımız var, tanımadığımız var, tanıyacağımız var. Geçmiş referansı iyi olanlar var bizim ve kamuoyunun bildiklerinden. Tanımadıklarımızı da herhalde kendisi tanıyordur.
Handikapları var. Mesela, Belediye Başkanı gibi bir makamda oturuyor olması. 31 Mart sonrası genel Türkiye manzarasına baktığınızda, neredeyse tüm belediyelerin borç yükü altında kıvrandığını, olmayan paraları nasıl kolaylıkla harcayabildiklerini, aslında geleceğimizin rehin alındığının farkına vardık. Bu yönüyle, ciddi bir dezavantaj söz konusu. Çünkü; her ne kadar İstanbul için konuşulan ve benim şiddetle karşı çıktığım(Belirleyici olan siyasiler olmadığı için) Kent Uzlaşısı hikayesi Sivas’ta kısmen karşılık bulmuş ama bu uzlaşıyı yapanlar, siyaset oyuncuları değil, seçmen figürasyonu olmuştur. Figürasyon sözümüze parantez açalım. Figürasyon (Önemsiz gibi gözüken, ancak sahnenin en güçlü ama en kısa sürede perde de kalan ekibidir) oyu ile çok kısa bir zaman da bu uzlaşıyı becerebilmiş.
Bu uzlaşının taraflarının çok fazla beklenti içinde olabileceğini söylemek mümkün değil, nedeni ise, tercih belirleyişinin seçmenin kendisi olmasıdır. Bu nedenle karşılık beklentisi doğmamıştır. Bilmem anlatabildim mi?
Onun dışında, başkanın kendi siyaset kanadının akil insanlarının çoğunu tanırım, bu kanaldan da yoğun bir talep gitmeyeceğini şimdiden söylemek mümkün ama muhakkak olacaktır. Özellikle Ankara ayağından gelebilecek hamlelere dikkatli olunması gerektiğini söylemeliyim.
Kısa ve orta vadeli politikalar, beklentiler. Seçim vaatleri bunlar da bir başlı başına çözüm bekleyen problemler. Yeri gelmişken hemen belirteyim, Belediye başkanımızın seçim vaadi olan Taziye Yemeği uygulamasının şimdilik kaydıyla erken ve hatalı olduğunu düşünenlerdenim.
Risk analizi yapılmadan, ortaya konulan bu uygulamada Gıda kontrolü, maliyet, eşitlik gibi uygulama sorunları başağrısı yapabilir. Öncelikle şehir merkezi şartı konulmuş, ama cenaze sahibi kasabasına, ilçesine, köyüne defnetti geldi. Ne diyeceksiniz? Size yok mu? Toplu yemek yapmanın riski, bu işten geçimini sağlayan esnafın geri bildirimi, her geçen gün daha da artan malliyetler.
Diğer bir konu; şehiriçi toplu ulaşım. Otobüslerin yeniden Yenişehir toplanma bölgesine aktarılacağı söyleniyor ki, çok ciddi ve büyük bir yanlış olur. Özellikle üniversite yerleşkesinin es geçilmesi yada aktarmalı ulaşım, ek düzenleme çok doğru ve isabetli bir tercih olmayacaktır. Üniversite öğrencilerimizin durumu ortada iken, bu uygulama hayata geçirilecekse, yeniden gözden geçirilmeli.
Diğer bir konu parklar bahçeler, Su ve kanalizasyon hizmetleri, aslında öncelik o kadar çok ki
Artık Uzun bir zamanımız var. Dile kolay beş yıl, kimi için göz açıp kapayana dek, kimi içinse oldukça Uzun.
Sağlıcakla kalın.