Ne diyordu şair ve sanatçımız Sezen dizelerinde, “Güllerim soldu kaldırımlarda/Gonca yüklü dallarıma ayaz vurdu/ Demlerim oldu son akşamlarda/Bir nefeslik duraklarda çiçek açtım.”
Bazen o çiçek açmıyor nedense, dalında solduruyoruz kaldırımlarda elbirliğiyle.
O ismi duyunca, hele hele neler olduğunu öğrenince bir vaveyla kopardık, “Aaaa, nasıl olmuş, nasıl!..” O nasıl sorularını sora sora kendimizi bir kez daha kandırdık, halbuki çok şey istememişti ki Sezen bizden. Biraz daha fazla mutluluk, bir yudum daha sevgi.
Çok gördük o mutluluğu Sezen’e. Ünlü olmasına rağmen elbirliğiyle kıydık. Üstelik Sezen nasıl olsa İzmir doğumluydu.
Rayting uğruna, her türlü şaklabanlığın, soytarılığın, kepazelik, ahlaksızlık, alçaklığın, yalakalığın bilumum insanlık adına utanılması gereken her duyguyu, nirvanaya ulaştırmış sözde namus timsali medyaya, sosyal mecralara kurban verdik.
Bir iki aklı başında adamoğlu adam çıktı da, “Siz Sezen’i tanıyor musunuz, tanımadan niye yargılıyorsunuz?” deyiverdi de aklımız başımıza geldi.
Sezen’in Ünlü olması kurtarmıyordu, linç edecekti, yine bu ahlaktan mugayir ama ahlak bekçisi medyamız.
Velhasıl Sezen kardeşimizi tekrar geldiği yere gönderdik, hem de sonsuza dek.O hep kalbimizde yaşacak, ben ve benim gibi erdemli yaşamaya ant içmiş birkaç insanın.
Şimdi sızlanmayın, yahu Sezen’de boyunu aşan laflar etti, din var iman var, Allah kitap, Kuran var. Onlar bizim anne babamız, vb
Doğru din var, iman var, Allah var, hele hele yarın ahiret, hangimiz için yok?
Ama biz Allah’ın bize bahşettiği adalet, ahlak ve akıldan yoksun oldukça daha çok musibetler yaşarız.
Benim Sezen’imle sizin Sezen’iniz aynı değil bir kere. Benim Sezen’im masum, tertemiz, pırıl pırıl. Yaşama sevinci, hayata bakışı karakterliydi.
Siz ve sizinkini bilemem.
Benim Sezen’im; geçen yıl bu sıralar, İzmir’in Konak ilçesinde bir sokak kaldırımında, 17 yaşında karnında ki 5 aylık bebeği ile dini nikahlı kocası tarafından 17 yerinden bıçaklanarak kahpece öldürülen Sezen Ünlü.
Kendisi bile çocukken , karnında çocuğu ile gelinliğini giymeden toprağa verdiğimiz ünlü olamayan Sezen Ünlü. Yaşadığı her yıla bir bıçak darbesiyle son verilen Sezen Ünlü.
Henüz cinsiyetini bile bilmedikleri 22 haftalık bebeğiyle katledilen ve sadece ana haber bültenlerine malzeme yapılarak sunulan Sezen Ünlü.
Ünlü olamamış Sezen Ünlü işte. Öylesine, sıradan, rutin, anormal olmayan,önemsiz, aşağı mahalleli Sezen, öte yandaki Sezen, sizin için bizim için hiçbir şey ifade etmeyen, edemeyen ve asla edemeyecek olan Sezen!..
Var mı daha ötesi?
Sizin dünyanızda ünlü olamayanlara yer olmadığı için, sizin damarlarınızda sabahın köründe, medya şırıngasıyla size enjekte edilen, algı, rayting dolaştığı için, siz benim Sezen’imi hatırlamaz, aramaz, sormazsınız.
Kahpece öldürülmeden önce ailesine söylemiş, “ organlarımı bağışlayın” diye. Organlarını bağışlamıştı Sezen Ünlü, çok duygulanmış, biraz da ağlamıştım. İlk bağışlanan organları da neydi biliyor musunuz?
Gözleri; dünya tatlısı gözleri.
O gözler şimdi bir başkasında.
Benim gördüğüm gibi görüyor mu acaba, bu acımasız düzeni ve düzeni hayatımıza sokanları.?
İnşallah görmez, görüyorsa, mezarında bir kez daha ölüyordur, ünlü olmayan Sezen Ünlü.