Her Dünya savaşının ardından yeni bir dünya düzeni yazıldı. Elbette bu Dünya savaşları iki savaştan ibaret değildir. İki Dünya savaşıyla da sınırlı değil. Yazılan her yeni düzenini bu savaşların kazananları şekillendirdi. Bu savaşlar genelde kanlı olurken Truman Doktrini’nin ilanından SSCB’nin dağılmasına kadar süren soğuk savaş ise aktörleri arasında kansız piyonlarında ise kanlı geçti. Bu süreci en ağır geçiren ülkelerden biriside ülkemiz oldu. İdeolojik çatışmaların neticesinde binlerce vatan evladı ölürken bugünlere kadar süregelen fikir ayrılıkları ülkemizin güçlenmesinin önünde hep set olarak kaldı.
Devleti-i Aliye 1.dünya savaşının kaybedenlerinden olunca faturasını büyük toprak kayıpları ve ekonomik buhranlarla ödedi. Yeni kurulan devletimiz ciddi atılımlarla ayağa kalkmanın mücadelesi içerisindeyken İsmen İnönü’nün basiretsiz politikalarından dolayı 2. dünya savaşında tarafsız kalmamıza rağmen fatura ödeyen ülkeler arasında yine yerimizi aldık. Soğuk savaşın en acı bedellerini ödeyen ülke yine biz olduk. Fikir ayrılıkları, mezhepsel çatışmalar, PKK terörü, FETÖ ve benzeri yapılanmalar, ekonomik tetikçilerin oyunları ile karşı karşıya bulunduğumuz borç batağı ayağa kalmamıza hep engel oldu. Ta ki 15 Temmuz hain darbe girişimine kadar. Bun bu takvimi Türkiye için bir dönüm noktası olarak görenlerdenim.
Şimdi yeni bir dünya düzeni oluşturmak için yeni bir dünya savaşının fitilleri ateşleniyor. Belli ki bu savaşta kanlı olacak. Bu savaşta doğru stratejiler belirleyip neticesinde güçlü çıkacaklar kurulacak yeni dünya düzeninin de aktörlerini oluşturucak. Benim bu aktörlerden birinin ülkemiz olacağına inancım tamdır. Türkiye’nin ayağa kalkmasının önündeki birçok engel aşılırken bu engellerin en büyüklerinden biri olan güney sınırlarımızdaki gelişmeler inancımı daha da güçlendiriyor. Suriye’nin Kuzeyindeki hakimiyetimizin hemen ardından bugün yarın Irak’ta başlayacak yeni bir harekatla Irak’ın Kuzey’ini de kontrol altına alacak olmamız, Azerbaycan ile oluşturulacak sınır komşuluğu ve ardından Turan ile yapılacak kucaklaşma, İran’da beklenen bölünme, dünyada artan Siyonizm karşıtlığı, ABD’de ilk kez oluşan iki başlılık yepyeni bir dünya düzeninin habercisidir. Rabbimin izniyle yıkılacak 5’li masa, çökecek evanjelist ve siyonist sistemin ardından aktörleri arasında Türkiye’nin de yer alacağı; daha adil, daha hümanist, şeytani değil de rahmani bir sistem inşa edilecektir.