Yine olmadı, yine şeytanın bacağını kıramadık. Süper lige yükseldiğimiz 2004 – 2005 sezonundan bugüne kadar yenmediğimiz takım kalmadı. Bunun tek istisnası Galatasaray’ı İstanbulda hiç deviremedik. Şampiyonluk mücadelesi verdiğimiz, ligin tozunu attığımız sezonlarda dahil olmak üzere olmadı, olmuyor. Çok maç hatırlarım Galatasarıy’ı sahasına hapsettiğimiz, boğdumuz ama yine olmadı. İki defa çok yaklaştık o zamanda mağlum hakem tiryolarını geçemedik…. Galatasaray’a karşı İstanbulda oynadığımız maçların hepsinden puansız döndük. Kendi sahamızda ise rakibizi dört kez eli boş uğurladık…
Önceki akşam oyanan maça çıkarken kuşku yokki bu pisikoloji baskındı. Bu kez bu pisikolojiden de ziyade endişe ettiğimiz iki konuvardı. Birisi geçtiğimiz hafta içi oynana Ankaragücü Galatasaray karşılaşmasından sonra Galatasaray camiasının top yekun MHK ve Hakemler üzerinde oluşturmaya çalıştığı baskı bir diğeride TürK Telekom standyumunun bozuk zemininin eksik olan kadromuzu dahada eksik bırakma riski …
İlk endişemiz çok karşılık bulmadı salıyır. Hakem tiryosu çok hata yapsada skora etki edecek kadar aksi kararlar vermedi. Yani korkulan kadar taraf tutmadı. Maç içinde taktir haklarının tamamını her zaman olduğu gibi rakibimizin lehine kullanan Hakem Ali Şansalan Ankaragücü maçanın faturasını bize kesecek kadar davranmadı.
Ilk yarı Henry Onyekuru’nun Ahmet oğuz’a yaptığı müdahalede faul artı sarı kart olmalıydı es geçti. Taylan Antalyalı’nın Kayode’nin yüzüne olan müdahaleside yine faul artı en az sarı kart olmalıydı onuda görmezden geldi. Max Gradel’e tedavi gördüğü esnada sarı kart göstermesi ağır bir karardı. 58. dakikada Yatabare’nin topu kapıp Sivasspor’u ani atağa çıkaracağı pozisyonda elle oynama vermesi umut vadeden tağı haybeden yanlış kararla kesmek oldu. 59. dakikada Ziyara Erdal Kırmızı kart görebilirdi. Nasıl olduysa ilk kez bizim lehimize bir yorumda bulundu. 63. dadikada Marcao’nun kesin atılması şarttı. Ziya’nın pozisyonu hakem yorumuna açık bir pozisyon, sana göresi bana göresi olur. Ancak Marcao’nun pozisyonunda karar kesin. Kara kaplı kitapta Hakeme dokunma diyor. Sana dokunduysa tacaksın….
Hakemlerin verdiği doğru kararlarda vardı. Aleyhimize vardan verdiği penaltıya diyecek bir şey yok. El o topa gidiyorsa niyete bakılmaz.. Falcao’nun attığı kafa golüde bariz ofsayttı.
İlk korkumuzu bu kadarcık hatalarla savuşturduk. İkinci korkumuz olan saha ise korktuğumuzdan daha kötü çıktı. Kelimenin tam anlamı ile patates tarlası gibiydi. Sakatlık vermeden çıkmamız mucize oldu.
İşin Futbol tarafına gelir isek; Ankaragücü karşısında puan kaybeden Terim bizim karşılaşmada kendisine seri galibiyetler getiren takımın önemli parçaları olan 4 oyuncuya geri dönüş yaptı. (Donk, Babel, Taylan Antalyalı ve Falcao) Bizim ise bu kadro ile çıkmaktan başka zaten çaremiz yoktu. Aron ve Caner’in yokluğunda tandemde yine Kamara ve Robin görev aldı. Cofi ve Guldemir’in yokluğunda mecburen Hakan Aslanın yanında Ziya Erdal mücadele etti. Erdoğan’ın yokluğunda kanatlarda Gradel ve Boyd forma giydi.
Karşılaşmaya iyi başladık, golüde erken bulduk. 9. dakikada Max Gradel’in attığı golde herkes Linens’in yaptığı hataya ve Gradel’in becerise bakıyor. Ancak onlardan dahada öneli olan bir gerçek var ortada oda Yatabare’nin Dok gibi uzun ve iyi yükselen bir stoper ile hava çıkması ve topun arkaya düşmesini sağlaması yani bize ilk golü yine Yatabare gibi bir santrafora sahip olmamız getirdi disek yeridir.
Beş dakika sonra Falcao’nun ayağından beraberlik golünü yemimiz ise orta sahada eksik olmamız ve Tandemde devşirme adamlarla oynama zorunlluğumuzdan kaynaklandı. 38. dadikada tekrar öne geçmemiz ise galibiyeti çok istememizin ve Boyd’un takipçliğinin sonucunda geldi. Devreyi önde kapatarak soyunma odasına gittik. Benim beklentim Galatasırın ikinci yarıya büyük bir baskı ile başlaması idi. Ama sahada bu gerçekleşmedi. Sahadaki yiğidolar buna izin vermedi. Karşılaşmanın son dakikasında üst üste verdiğimiz ve Ali Şaşal Vural’ın harika kurturışlar yaptığı pozisyonları saymaz isek iyi kapandık, iyi alan daraltık rakibi de iyi tehdit ettik. Bu kadar iyi oyun ve iyi mücadele içinde şunuda belirtmeliyim ki Hakan Aslan’ı yıllardır taktir ederim ama hiç bu kadar etkisiz görmemiştim. Hakan bu maçta hücum anlamında hiç katkı veremedi malesef.
Düdük çaldığında bir puan iyidir diye düşünülebilir. Ama iki defa elimize gelen fırsatı galibiyete dönüştürememek ve bu şansı şanssız bir penaltı ile harcamak üzdü. Bu maçtan bir puan kazançla ayrıldık ancak; iki önemli kayıp verdik. Gördüğü sarı kartla gelecek hafta cezalı duruma düşen, Yatabare ve çift sarıdan kırmızı kart gören Gradel haftaya olmayacak. Bizi sıkora taşıyan bu iki ismi Karagümrük maçında çok arayacağımız kesin. Tek tesellimiz Gradel’in cezalı olduğu hafta Erdoan Yeşilyurt’un cezasını tamamlaması. Yerini doldurmak çok kolay değil ama Yatabare’nin yerine de Kayode, Kone ikilisinden biri mecburen oynayacak…
Galatasaray’ı İstanbulda yenme hevesimiz başka bahara kaldı. Önemli olan Buralarda olmamız bu ligde olduğumz sürece daha çok İstanbul maçı oynayacağız ve bir gün mutlaka Galatarasay’ı da orada yenecegiz…………