Süper ligde sekiz haftayı geride bıraktık. Neredeyse ligin dörtte biri geride kaldı. Bir sezonluğuna bir arkadaşa bakıp çıkmak istediğimiz süreci saymaz isek 2005 yılından itibaren Süper ligin gediklisi olan Sivasspor’umuz bu sezonun ilk sekiz haftasında bir türlü istediğimiz seviyeye gelmedi. Dörtte birlik dilimde iki galibiyet, üç beraberlik alan kırmızı beyazlı ekip üç kezde sahadan puansız ayrılarak istikrarsız bir görüntü çizdi.
Bu durum elbette anlaşılabilir. Bu sonuçları getiren çokça da mazeretimiz olabilir. Örneğin sezonu erken açmak, lige Avrupa maçlarının sıkışmış takvimi arasında başlamak, salgın yıllarında olduğumuz için sık sık sakatlık ve hastalık nedeni ile eksik kalmak , bütçe dengeleri sıktığı için transferin istenilen sayıda ve istenilen zamanda yapılamaması bizi bu duruma çekmiş olabilir. Ancak bu istikrarsız sonuçların teknik heyet ve futbolculardan kaynaklanan yönleri de mevcut. Rıza hoca geçtiğimiz sezonun son bölümüne oranla formsuz bir görüntü çiziyor. Başlangıç onbirlerindeki yaptığı tercihler, sonradan yapılan hamlelerde geçtiğimiz sezon olduğu gibi isabet sağlayamadı. Merkez orta sahamız kim halen karar veremedi. Futbolcularımızdan Faysal, Gradel Hakan ve kalecilerimiz bir türlü istenilen seviyeye oynayamadı. Buda bizi puan cetvelinde geride bıraktı.
İkinci milli ara bu eksiklikleri tamamlamak ve yapılan yanlışlıklardan ders almak için ideal zamanda geldi. Kadromuzda bulunan oyuncuların büyük bir bölümü milli takımlara gitmedi. Birlikte çalışma imkanı büyük nimet. Teknik ekibimiz geçtiğimiz sekiz karşılaşmada yapılan eksiklikleri rapor haline getirmiştir diye düşünüyorum. Şimdi o yanlışları kare kare futbolculara izlettirip antrenmanlarda doğruları yaptırma zamanı. Eğer bu sağlıklı yapılır ise Sivasspor ara dönüşü bildiğimiz, arzuladığımız haliyle sahalara dönebilir.
Ligin geride kalan sekiz haftasında ligimizin klasiği yine kendisini gösterdi. Süper ligde mücadele eden sekiz takım Teknik heyetleri ile yollarını ayırdı. Her zaman olduğu gibi istikrar yine olmayacak. Kulüplerin genelinde yine bir türlü istikrar sağlanamayacak gibi gözüküyor. Sivasspor bu kötü tablonun da istisnası. Yıllardır yönetimde istikrar, Teknik heyette istikrar, takım kadrolarında istikrarın sembol takımı. 20 yıllık tecrübe ile hareket eden bir yönetimimiz var, daha önceki sezonlarda bizimle olan bu toprakları çocuğu ve son üç sezonluk istikrar sağladığımız bir teknik direktörümüz var. Takım yapısını hiçbir zaman sil baştan yapmıyoruz. Gidenlerin yerine yenilerini monte ederek devam ediyoruz. Anlayacağınız başarı için olmazsa olmaz olan istikrarı yakalama anlamında Sivasspor imrenilecek bir kulüp.
Şimdi Yönetimde, teknik heyette ve oyuncu gurubunda yakaladığımız istikrarı ligde istikrarlı sonuç almaya da çevirmemiz gerekiyor. Rıza hoca ve ekibi ligin tecrübeli isimleri Sivasspor’un yapısını geleneğini iyi biliyor. Başarıyı engelleyecek kadar aşılmayacak sıkıntı bu kulüpte hiç olmadı, şimdide yok. Geriye iyi çalışma, iyi konsantre ve azmetmek kalıyor. Bu ara bu hasletleri hatırlama ve takım ruhu ile yoğurma arası…
Ben bunları yazarken, Sivasspor’un çok başarısız olduğu gibi bir anlamda çıkmasın. Sivasspor bu ligde düşmeyi aklından geçirmeyecek birkaç kulüpten birisi. Sekiz maçta toplanan 9 puan lig tarihimizin ortalamasında küme düşme potasının bir tık üstü gibi gözükse de. Sivasspor bunu daha yukarı taşıyacak potansiyele güce ve tecrübeye sahip bir takım. İlk sekiz haftada ligin güçlü takımlarından Trabzonspor, Fenerbahçe ve Beşiktaş ile deplasmanda oynadığımızı düşünürsek önümüzdeki süreçte işimizin daha kolay olacağı sonucunu dahi çıkarmakta mümkün.
Lige verilen milli takım arası sonrası oynayacağımız Antalya, Kasımpaşa ve Altay maçlarından ortalama yedi puan çıkarma hedefimiz olmalıdır. Yedi puan çıkarmak demek özgüvenin yerine gelmesi ve takımın istenilen havaya ve tempoya girmesi anlamına gelir ki bu kalan maçlarda elimizi oldukça güçlü kılar… Ne diyelim kalan maçların geçen maçlardan daha başarılı olması dileği ile….
