reklam
reklam
DOLAR42,5354% 0.07
EURO49,5729% -0.06
STERLIN56,7693% -0.04
FRANG52,9023% 0.03
ALTIN5.746,23% -0,12
BITCOIN89.723,73-0.933

İnsanın İçindeki Pusula

Yayınlanma Tarihi : Google News
İnsanın İçindeki Pusula

İnsanın iç dünyası, çoğu kez dışarıdan okunamayan, karanlıkla aydınlığın birbirine karıştığı sırlarla dolu bir âlemdir. Nefis, bu derin dünyanın en kıvrak ve en etkin yöneticisidir. Bazen fısıldayan bir arzudur, bazen haykıran bir heves… Kimi zaman korkularla örülü bir duvar, kimi zaman da yanıltıcı bir hülya… İnsan nefsinin bu değişken hâllerini tanımadıkça kendini de tanıyamaz. Bu yüzden kadim öğretiler, insanın en zor yolculuğunun kendi içine yaptığı yolculuk olduğunu söyler. Çünkü dışarıda yürümek kolaydır; içimizde yürümek ise çoğu zaman acıtır.

Niyet, bu iç yolculuğun pusulasıdır. İnsan dışarıda neye yönelirse yönelsin, içteki pusula sağlıklı değilse adımlar yol göstermez, yalnızca sürükler. Bu yüzden bazen bir insan çok çabalar ama hiçbir şey yolunda gitmez. Çünkü çaba doğru olsa da niyet yanlış bir yöne çevrilmiştir. Kimi zaman da insan küçücük bir adım atar ama hayat onun önüne büyük bir kapı aralar. Çünkü o adım, temiz bir niyetle atılmıştır. Yaşarken şahit oluruz ki, kötü niyetlilerin kısa sürede elde ettikleri kazanımın sonu gelmez; eğer adım temiz ve iyi niyetle atıldıysa gecikse bile hiç beklenmedik bir anda yürekleri ferahlatan sonuçlara ulaşılır.

Doğası gereği nefis, insanı sürekli dış görünüşe, geçici ihtişama, çabuk parlayan heveslere çağırır. Ama kalp, daha temkinli bir dille konuşur. Gerçek niyet ile söylenen arasındaki perdelenen arzuları sorgular. İşte nefis burada niyetle hesaplaşır. Çünkü insan bazen doğruyu yaptığını sanır; fakat niyeti, nefsinin arka odalarında saklı bir menfaatin peşindedir. Böyle durumlarda insan yanlış tercihlerinin sürüklediği hayatı yaşar.

İnsanın kalbi, saf bir su gibidir; niyetler o suya düşen damlalardır aslında. Düşen damla temizse su berraklaşır; kirliyse bulanır su. Hayat da o suyun rengini alır ve akışı takip eder. İnsan bunu çoğu zaman fark etmez. Başına gelenleri sadece dış koşullarla açıklamaya çalışır. Oysa çoğu zaman, beklentilerin dışındaki meydana gelen sonuçlar, niyetinin yansıması olarak tecelli eder.

Nefis, insanı daima kolay olana çağırır; kalp ise hakikatin ağır fakat huzurlu yoluna… Kolayın sonu çoğu zaman pişmanlıktır; doğrunun sonu ise içe dolan saf bir sükûnet. Çünkü “Ameller niyete göredir” buyruğu, hayatın kapılarını açan asıl anahtarın eylem değil, o eylemi doğuran niyet olduğunu söyler. Pişmanlık, yanlış bir yönelişin yürekte bıraktığı bir ağrıdır; huzur ise doğru bir niyetin meyvesi. İnsan kalben hangisine meyil ederse, ömrünün rotası da o istikamette akar. Niyet bulanık olduğunda yol karanlıklaşır; niyet berrak olduğunda ise hayat, yürüyeni incitmeyen bir patikaya dönüşür.

Asıl mesele şudur: İnsan, iç dünyasında neyi büyütürse hayatta onu yaşar. Merhameti büyüten, merhamete çekilir; kibri büyüten, kibirle sınanır. Şükürle yürüyen, bereket bulur; hırsla yürüyen, heveslerinin ağırlığında ezilir. Kader, kalbin gizli bahçesinde filizlenen tohumların dışında bir şey sunmaz insana.

Bu yüzden insanın en zor sorgusu dışarıyla değil, kendi içiyle olandır. “Niyetim gerçekten temiz mi? Yürüdüğüm yolun ardında bir gösteriş, bir öfke, bir kıskançlık gizli mi?” Bu soruyu kendine sormayan, hayatının neden zaman zaman tüm uğraşmalarına rağmen arzuladığı gibi geçmediğini anlamakta zorlanır. Hayat, insanın niyetleriyle gerçekleşen uzun bir zaman tünelidir aslında. Bu tünelde nefs her köşede bir gölge gibi takip eder insanı. Bazen korkutarak, bazen kandırarak… Ama kalp, eğer doğru yönü seçmişse, en karanlık anda bile önüne yolunu aydınlatan kıvılcımlar çakar ve kapılar aralar. Hayat işte bu kıvılcımların aydınlattığı yoldan ilerler.

Şu bir gerçek ki; niyet, görünmez bir dua gibidir. Gerçekleşen yaşantı ise o duanın kabul olmuş hâli… Ve insan, gerçek manada yolun değil, niyetinin yolcusudur. Kalbi doğruyu seçmiş birinin yolu yanlış güzergaha düşmez. Çünkü kalbin yöneldiği yer, huzurun, mutluluğun adresidir.

Ve hayat, bütün ömrü boyunca o niyetin etrafında sessizce örülmüş bir hikâyedir.

YORUM YAP