reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Armageddon provası mı?

Yayınlanma Tarihi : Google News
Armageddon provası mı?

Armageddon provası mı?
İran’ın kışkırtması ile Hamas’ın İsrail’e yönelik düzenlediği baskınlar ve ardından İsrail’in başlattığı operasyonlarla Ortadoğu yeniden ısındı. Paratonerlerle sınırı aşan Hamas kuvvetleri İsrail kuvvetlerinin yanında birçok sivilinde ölümüne neden oldu. Hareketin detayları ve hedefte sivillerinde yer alması uluslararası arenada İsrail’in “terör” söylemlerinde elini güçlendirdi. Fırsat kolladığı hamleleri için zemin buldu. Ben her zaman Hamas ve önceki fraksiyonların İsrail’in yayılmacı politikalarına hizmet ettiğini düşünmüşümdür. Son hamlede beni yanıltmadı. Netice alınamayacak ve neticesi başından belli olan bir harekata atılmak sadece samimiyetsizlik ve perde arkasında gizli farklı bir amaçla ifade edilebilir.
Bu coğrafya da Acem oyunlarına çokta yabancı değiliz. Perslerden beri alışık olduğumuz kahpelik üzerine kurulu planların mağduru genelde hep inanan kesim olmuştur. İran’da ki Şia inancının İsrail’de ki Siyonist düşünce ile benzer yanları bulunmaktadır. Şia’da son savaşla gelecek Mehdi beklentisi ile Siyonistlerin Armageddon inancı birçok noktada örtüşmektedir.
İslam’da Melhame-i Kübra olarak ifade edilen kıyamet öncesi savaş ile Hristiyanlık ve Musevilikte Armageddon olarak bilinen son savaş benzerlikler gösterse de Şia ile Siyonizm’in üç dinin ortak paydasında yer alan bu savaştan beklentileri çok daha farklıdır. Öyle görünüyor ki Şia ve Siyonizm beklentilerini erkene almak için perde arkasında kol kola girmiş ve son savaşı öne almaya çalışmaktadır.
Öyle görülüyor ki tahrif edilmiş Tevrat’tan ve sapkın Şia inancından hareketle ortaya çıkartılan gelişmeler bölgeyi kana bulayacak, masum siviller zarar görecek, İsrail yayılmasını sürdürecek ve neticede en büyük zararı gören yine Müslümanlar olacak. İsrail’in hedefinin sadece Filistin toprakları değil, Nil ile Fırat’ın arasındaki tüm topraklar olduğu asla unutulmamalı. İsrail durdurulmazsa sıranın Suriye, Mısır ve Türkiye’ye geleceği bilinmeli. Bu nedenle gölgesi boyundan büyük İsrail mutlaka durdurulmalıdır.
*** *** ***
Uluslararası mantıkta temel bir kural vardır. Bölgendeki sende güçlü bir ülke senin için tehdittir. Bu nedenle kendi iç dinamiklerin kadar ülken için oluşabilecek dış tehditleri de kontrol etmek zorundasın. Yakın tarihte bölgemizdeki gelişmelere bakacak olursak ülkemiz büyük riskler alarak Suriye’nin Kuzeyinde ortaya koyduğu askeri kararlılıkla çok büyük kazanımlar elde etti. Bir zamanlar terör koridoru olan bu bölgede artık ülkemiz söz sahibidir. Sınırın ötesideki hakimiyetimiz ile sınır güvenliğimizi terör hareketlerine karşı güvence altına aldığımız gibi emperyalist ülkelerin bu bölgede oluşturmak istediği alternatif enerji koridoru ile Türkiye’nin jeopolitik gücünü ortadan kaldıracak hamlelerini de yok etmiş olduk.
Azerbaycan’da ki gelişmeler sonucunda Kuzey Iran sınırından Turan coğrafyasına uzanan Türk koridoru Pers artıklarını bir hayli rahatsız etti. İran’ı parçalanma korkusu sardı. Kuzeyinde bir Güney Azerbaycan devleti kurulmasından endişe eden Acemler, Azerbaycan güçlerine karşı Ermenileri destekledi. Bu destek gizli askeri yardımlara kadar vardı. Bu süreçte ilginçtir Filistin’de iplerini elinde tutan İran gibi Ermenistan’dan yana taraf oldu. İsrail ise Azerbaycan’a destek verdi. Düşmanımın düşmanı dostumdur anlayışıyla alınan bu kararlar çok önemli olmasa da bence önemli olan ayrıntı şudur. Rusya –İran müttefikliği yerini Türkiye-Rusya iyi ilişkilerine bırakmış, Azerbaycan’da İran Rusya ile ters düşmüştür. Rusya’sız ve bölünmeye bu kadar yakınlaşan İran’ın Hamas’ı kışkırtarak yaktığı ateş bu bağlamda daha iyi anlaşılır ve çok daha net analiz edilebilir.

YORUM YAP