Bu nasıl bir maç Yiğido!

Öncelikle sezon başından beri beklediğimiz Henrikeyi bulmanın mutluluğunu yaşadık. Gerçek Henrike işte bu diyebilirim. Adanademirspor maçları biz Sivaslılar adına her zaman heyecanı en yüksek seviyede olmuştur. Bugünde oldukça mücadeleci ve sıkıntılı bir maç  oldu.

Karşılaşmada öne çıkan en önemli durumda maçı sahadaki hakem değil de VAR’daki hakemin yönetmesi oldu. Son yıllarda bu kadar stresli ve mücadelesi bol bir maç izlediğimi hatırlamıyorum. Sivassporumuz mücadele edince kazanamayacağı maç yoktur. Ayrıca kazandığımız bu maçtaki galibiyet ve  üç puan dan da öte bir şey diyebilirim.

Bu karşılaşma öncesine baktığımızda uzun süre kadroda sakatlığı nedeniyle yer alamayan Ulvedstad’ın ilk on birde olması bizim adımıza önemli bir kazançtı. Ama Yatabare’nin sakatlığı sebebiyle kadroda olmaması bizim adımıza en önemli eksikti. Maç boyunca kanatlardan taşıdığımız toplarda topu ilerde tuttuk ama Kayode’nin bulunduğu forvet mevkiinde bu başarıyı devam ettiremedik. Bazı pozisyonlarda da Kayode’nin basit top kayıpları kalemizde tehlike yaşamamıza sebep oldu. Ev sahibi Adana ekibinin topla oynama başarısı yüksek oyunculara sahip olması bizim adımıza en büyük handikaptı. O yüzden top genelde ev sahibi ekipte gözüktü. Bizim en büyük başarımızda kazandığımız toplarda boş alanları iyi değerlendirerek pozisyon bulmamız oldu. Zaten bu noktada takımımız süper ligin en iyilerinden birisi diyebiliriz.

Futbol Federasyonu tarafından süper lig hakemleri için yapılan operasyondan sonra gözler bu hafta maçlarda görev alacak hakemlere çevrilmişti. Bizim karşılaşmayı yöneten hakeminde süper lig tecrübesi maalesef yok denecek kadar azdı. Şayet VAR’  hakemleri bu kadar başarılı bir grafik göstermemiş olsa idi, bu maç nasıl sona ererdi düşünmek bile istemiyorum. Çok basit diyebileceğimiz bir çok faul pozisyonunda düdük çalamayan maçın hakemi ardından yaşanan pozisyonlarda oldukça sıkıntı yaşadı. Beş golün atıldığı bir maçta iki penaltı ve bir gol iptali VAR tarafından tespit ediliyorsa, bu hakemler bu maçları nasıl tamamlayacak merak ediyorum. Ligin ilk yarısında Sivas’ta oynanan maçta da hakem kararları maça damga vurmuştu. Sivas’ta son dakikalarda kaybettiğimiz 2 puanı burada aldık diyebilirim. Sevindiğimiz tek güzel nokta aldığımız üç puan bence, gerisi yalan.

Karşılaşmada skoru 2-0’a getirene kadar çok sıkıntı olmadı. Ama bu skoru yakaladıktan sonra taraftar baskısıyla birlikte bizim hatalarımızda baş göstermeye başladı. Özellikle kaptan Ziya rakibi Yunus’un karşısında oldukça çaresiz kaldı. Maç eksiği olması nedeniyle ilerleyen dakikalarda tamamen oyundan koptu diyebilirim. Rıza hocamızın Ziya’yı oyunda oldukça fazla tutuğunu vurgulamak isterim. O noktadan kalemize önemli pozisyonlar vermek zorunda kaldık.

İlk yediğimiz gole de değinmek gerekir. Kalecimiz Ali Şaşal böylesine önemli bir maçta 2-0 önde iken bu kadar basit bir gol yemesi bizim adımıza büyük sıkıntı diyebilirim. Bu golleri yemememiz gerekir. Basit gol yemek işleri zora sokan en önemli etken bence. Maçları kazanmak için kaleci performansı oldukça önem arz etmekte.

Sezon başından beri performansını ne zaman artıracak diye beklediğimiz Henrike bugün attığı gollerin haricinde de gösterdiği başarı ile işte Henrike bu dedi. Uzun süredir bir maçta 3 gol atan oyuncumuz olmamıştı. Özellikle Hakan Arslan için bu karşılaşmada parantez açmak gerekir.105 dakika sahada adım atmadık yer bırakmadı. Onun performansının yükselmesi demek takımızın hızla yukarı doğru çıkması demek. Defans hattımızdaki Caner ve Goutas’ın da bugün çok önemli performans verdiklerini belirtmek gerekir. Sonuç olarak deplasman da böylesine önemli bir maçı kazanmak büyük başarı.

Şimdi takım kazandı ama şöyle oynadı böyle oynadı sözlerini bırakıp alınan 3 puanın zevkini çıkarmaya bakalım. Stadyuma girişlerdeki bazı yasakların kalktığı bu durumda hafta sonu oynayacağımız Altay maçında 4 Eylül stadyumunu doldurmayı planlayalım.