Sivas bize göre “Sultan şehir.”
Başkalarına göre “GÖÇ VEREN” bu göç dalgası nedeniyle sürekli küçülen, daralan tarihi misyonu yüksek bir şehir!
Aslına bakarsanız Sivas ile ilgili dışarıdan gazel okumak kolay! Sivas’ı içinde yaşamak, taşını toprağını kucaklamak gerekir. Hacim bakımından Türkiye’nin en büyüklerinden birisi. Köy sayısı ile rekortmen. Ama en büyük rekoru maalesef yıllardır içten içe eriten büyük göç.
Sivas’ta doğanların büyük bir bölümü maalesef Sivas’ta büyüme fırsatı bile bulmadan göçüp gidiyorlar. Buna beyin gücü, kalifiye eleman, üniversite okumak için dışarıya giden gençlerin yeniden kente (iş alanı olmadığı için) dönmemesini de eklediğiniz zaman makas giderek açılıyor. Türkiye’nin bir çok iyi tersine göç yaşarken, Sivas tam tersine göç vermeye devam ediyor.
Bir de yumurtadan çıkıp kabuğunu beğenmeyenler var pek tabi! Onlar Sivaslıdır, dışarıya gitmiş veya dışarıda büyümüştür. Sivas’ı yarım ağız bilir, yarım ağız konuşurlar. Ahkam kesmede birinci kente çakılacak küçük bir çivi ‘de arazi, siyaset sahnesinde inci, kuru sıkı atmada şampiyondurlar.
Sivas var ya Sivas diye başlayıp, Sivas’ı hiç tanımadan bilmeden göçtüğü köy, gittiği belde, atasının dedesinin bulunduğu ilçe zanneden bu tiplemeler gurbette de Sivaslı demek yerine köyünü, beldesini, ilçesini söylerler!
Bunlar Sivas’ın nasipsizleridir ama bu nasipsizler zaman zaman gelip “Sivas’ı yönetir, külfetini çekmeden nimetlerinden” faydalanırlar.
Size net bir şey söyleyebilirim! Sivas’ta görev yapmış bürokratlar kentten ayrıldıktan sonra Sivas’ı anlatmaktan bıkmıyor, Sivas’ta Sivas’ı yaşamaktan duydukları mutluluğu bizden daha iyi anlatıyorlar. Onlara bazen imrenerek bakıyor ve önce kendimden eleştirmeye başlayarak bu durumu sorguluyorum.
Göç’ü Sivas’ın kaderi kim yaptı?
Aslında öncelikle sormamız gereken bu sorudur. Alamanya furyası başlarken yurt dışına en büyük göçü veren il Sivas’tır. Yurt dışında bulunan nüfusumuz da azımsanamayacak kadar çoktur. İstanbul başta olmak üzere Ankara, İzmir, Kayseri, Kocaeli, İçel, Antalya, Bursa, Adana ve Muğla Sivaslı doludur.
Mesela 2018 yılının TÜİK verileri hepimizi umutlandırdı. Neden mi? 2018 yılında Sivas’ın nüfusu önceki yıla oranla yüzde 39.9 oranla arttı. 2019 yılında ise 23 bin 600 kişi göç alan Sivas, 36 bin 400 kişi göç verdi. Bir önceki yıl kilometre kareye 23 kişi düşerken 2019’da bu sayı 22 oldu. 2018 yılında 647 bin olan nüfus 2019’da 639 bin olarak kayıtlara geçti. Yani sadece bir yıl Göç bizi etkilememiş sonra durum TÜİK rakamlarına işte böyle girmiş.
Birde 85 bin civarında üniversite öğrencisi bu rakamlara ekleniyor. Biz de dışarıya 5-6 bin civarında öğrenci gönderiyoruz. Hoş gönderdiğimiz öğrencileriz mezun olduktan sonra tercihlerini büyük ölçüde Sivas’tan yana kullanmıyorlar.
Peki göç Sivas’ın kaderi mi?
Sivas’a istihdama yönelik yatırım yapılıyor mu? Yeni iş alanları açılıyor mu? Sivas’ın ekonomisine katkı sunan göçü önleyecek önemli yatırımlara ne oldu? özelleştirme Sivas’ı ne kadar etkiledi? Sivas’a kurulan OSB hedefine ulaşabildi mi? Sivas dışında bulunan iş adamlarının kaçı OSB’de yatırım yaptı? Sivas’ın ekonomik direksiyonunda Sivaslı olmayan ne kadar iş adamı var? Bunların sayısı Sivaslılardan fazla mı? değil mi?
Ukalalık yapmak niyetin de değilim!
Ama gerçekçi olmadan Sivas’ın kaderini değiştirmenin imkanı da yoktur. Reçete aslında orta yerde durmaktadır.
Yazayım onları!
Sivas devlet teşviklerinden özellikle faydalanmalıdır. Sivas’a özel bir çalışma yapılmalı ve bu teşviklerin mutlaka yatırıma dönüşmesi ciddi şekilde takip edilmelidir. Sivas’ta neler yapılabileceğine dair bir AR-GE merkezi kurulmalıdır. Ciddi bir AR-GE çalışmasına ihtiyaç vardır.
Tarım ve hayvancılık mutlaka geliştirilmeli ve teşvik edilmelidir. Sivas 2. bir üniversiteye kavuşturulmalıdır.
Sivas tarihi ve kültürel güzellikleri ile öne çıkartılmalı, cazibe merkezi haline getirilmelidir. Bunun için Sivas Belediyesi’nin Türkiye’nin turizm beyinlerini bir araya getirmesi ve onlara bir program sunması gerekir. Aksi taktirde o güzellikleri bizim göstermemize imkan ve olanak yoktur.
Sivas’ın her köşesinde Türkiye’de ve dünyada olmayan güzellikler ve Türk tarihinin en büyük mirasını teşkil eden eserler vardır. Kaplıcaları ile sağlık turizmine açılacak en önemli illerden birisidir Sivas.
Selçuklu ‘ya başkent olmuş, Osmanlıya Sancak, Cumhuriyetin kuruluşuna 118 gün başkentlik yapmış Sivas bunları hak ediyor mu?
Savunma Sanayi de müthiş hamleler atılırken, neden Savunma Sanayi Türkiye’nin göbeğinde tarihi boyunca en jeopolitik durumu nedeniyle en güvenilir kent olmuş Sivas bundan nasibini alamaz?
Kültür turizmi için Şemseddin Sivasi, Pir Sultan Abdal, Ruhsati, Kul Himmet, Suzi, Aşık Veysel Şatıroğlu, Zaralı Halil Söyler, Mesleki, Aşık Talibi, Recep Kamil, Şeyh Halit. Sefil Selimi, Gürünlü Aşık Rıza, Ali İzzet Özkan, Veysel Cehdi Kut, Kul Gazi, Feryadi, Belcikli Seyit, Karasarlı Seyit, Aşık İsmeti, Ali Dayı, Şükrani, Nuri Sivasi, Kul Himmet önemli bir kaynak değil midir?
Bitti mi?
Yurttan sesler Korosunun kurucusu halk müziğinin derleme ustası Muzaffer Sarısözen’i , masal üstadı Eflatun Cem Güney’i, Tevfik Aksoy Kayabeyzade, Memduh Bey günümüz şairlerinden Vehbi Cem Aşkun edebiyat dalında denemeler yapmış; radyo sanatkarlarından Ömer Altuğ, Emel Sayın ve Selehattin Erorhan’ı unutalım mı?
Divriği’de Ulu Cami, Gürün’de Gökpınar, Kangal’da Balıklı kaplıca, Yıldızeli’nde Sıcak Çermik, Merkez’de Soğuk Çermik, krater gölleri, Koyulhisar’da Eğri Çimen Yaylası, Gemerek’te Sızır Şelaleri, Cumhuriyet tarihinin dönüm noktası Kongre binası etnografya Müzesi, Medreseler, Kış sporları için Uludağ, Kartepe kadar önemli Yıldız dağı, Türbeler saymakla biter mi?
Bütün bunları geride bırakarak göçüp gidiyoruz.
Bakın anonim olan bir şiirde ne diyor kardeşimiz!
Yürek o topraklarda/Mide burada/Yürekte Sivas/Midede İstanbul/ Sivas’ı İstanbullaştıramadık
İşte bütün mesele burada. Sivas’ı İstanbullaştırma da! Bunu yamadığımız taktirde bizden sonraki kuşaklarda bizim yazdıklarımı yazıp dizlerine vurmaya devam edecek!
Anladınız mı GARDAŞLAR…