reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Göç

Yayınlanma Tarihi : Google News
Göç

İnsanoğlunun yaratıldığı günden bugün sarkan bir mevzumuz var bu hafta. Cenneten göç ederek dünyaya gelen Ademoğlu’nun, bugüne yaşayan varisleri olarak..

Adı konulmamış konuşulmamış bir sorunumuz var aslında. Kimi bir ad koymuş olsa da, kimi görmezden gelse de, bu coğrafyada ciddi bir sorunumuz var.

Aslında benim gibi düşünen yüzbinlerin, milyonların da gördüğü bir sorun.

Adı konulmamış diyorum ama aslında bir adları var. Kimi sığınmacı diyor, kimi zorunlu göçmen, kimisi sorunlu göçmen, kimi geçici mülteci, bazıları geçici sığınmacı.

Nedense, seçimler önü bu konu çok fazla işlenmedi, işlenemedi. Ama ciddi ciddi bu ülke için bir sorun. Hem ekonomik, hem sosyal, hem travmatik, hem jeopolitik sorunların, bir çoğunun ana başlığı bu mesele.

Geldikleri yerler içinde bir sorun, gidecekleri, gitmeye çalıştıkları yerler içinde sorunları beraberlerinde getiriyorlar. Yerleşik halk kitleleri içine karışmaları, kaynaşmaları bir hayli zaman aldığı için, diğer bir taraftan kültür melezleşmesi de bu sorunun diğer bir parçası oluyor.

Değer yargıları, kaygıları, korkuları, beklentileri, bizim anladığımız dilden değil.

Üzülüyor musunuz? Tabi ki üzülmemek elde değil. Hem onlar adına üzülüyorsunuz, hem kendi adınıza yada temsilcisi olduğunuz kimlikler adına.

Özelikle 6 Şubat depremi sonrası ilimizde oldukça yoğun bir şekilde yaşanan göz dalgası oldu. Deprem bölgesinden uzaklaşmaya çalışan onbinler, belki yüzbinler şehrimize akın akın gelmeye başladılar. Atyapı, üstyapı, trafik, üretim yetersizliği tavana çıktı.

Bugün şehirde o kargaşa yaşanıyor ancak. Özellikle o bölgede hakim göçmen, sığınmacı, mülteci vb ne varsa bunlarda şehrimize hatırı sayılır şekilde gelmeye başladılar.

Bugün  şehrin işlek caddelerinde hangi kırmızı ışıkta durursanız durun, kucağında bir sırtında başka bir bebekle, muhtemelen Suriye uyruklu göçmenlerin araçlarınızın camına, aracınızın önüne geldiğine şahit oluyorsunuz.

Korkmuyor da değilim, Allah korusun, ani bir hareket, göremezlik, kucağında yada elindeki çocuğun hızlı bir kaçışı yada manevrası sizi savunmasız ve çaresiz bırakabilir.

Yetkililere buradan ciddi ciddi seslenelim, özellikle zabıta hizmetlerine, “Bir şey yapamıyoruz!” savunması, söylenecek bir savunma değildir. Sivas’ı bir an önce bu manzaradan kurtarmak lazım. Hoş değil,  tehlikeli ve yakışmıyor.

Gelelim işin ekonomik ve siyasi boyutuna. Seçimler öncesi bir şekilde dile getirilen bu meselde “Geri Dönüş”’ün bir şekilde hayata geçirilmesi lazım. Birkaç yıl önce, büyükşehirlerin neredeyse tamamına yakınını kaybetmeyi bedel olarak ödeyen siyasi iktidar, bundan medet uman muhalefet ve henüz çiçeği burnunda yeni bir kabine ve yönetim.

Sayın Cumhurbaşkanın ve diğer siyasi erklerin dile getirdiği, “Onurlu bir geri dönüş”, adı ne olursa olsun, geri dönüş kısmının hayati önemi olduğunu bilelim.

Yakında ama çok yakında toplumun büyük bir kesiminin yaşayacağı iş yükü ve iş gücü maliyetlerinin, hesapsız ve öngörüsüz bir şekilde yükseltilmesinin bedelini, kim nasıl ödeyecek bilemiyorum, ama kesin olarak bildiğim, bir çok alanda kayıtdışı istihdam ve kayıtdışı ekonominin, bu parametreler üzerine döneceği.

Bugün bile şehrimizin bir çok sektöründe, bu şekilde istihdam söz konusu. Geçmiş yıllar,  devletin kontrol noktaları, özellikle  başta şehrimiz olmak üzere, tipik Orta Anadolu şehirlerinde, bu konuda oldukça ciddi iken, bugün onlar da artık, bu durumun kaçınılmazlığını kabullenmişler.

Pazarda, markette, sanayide, inşaatta her an her yerde karşınıza çıkabiliyorlar. Bir çok ülkenin insanı, hem kendi dünyalarında, hem de içinde bulundukları dünyanın normlarına uymak zorunda olsalar da, bizde norm morm çok fazla önemsenmediği için, bir keşmekeşlik devam ediyor.

Hayrolsun, ama gerçekten ülkemiz için hayrolsun diyorum.

Sağlıcakla kalın..

YORUM YAP