reklam
reklam
DOLAR 32,5858 % 0.33
EURO 34,8079 % 0.19
STERLIN 40,4679 % -0.34
FRANG 35,8517 % 0.67
ALTIN 2.507,62 % 0,93
BITCOIN 2.127.682 2.514

Her özgürlüğün bir sınırı var

Yayınlanma Tarihi :
Her özgürlüğün bir sınırı var

Özgürlük güzeldir. Hele ki Türk milletinin esaret kelimesi ile aynı cümle içerisinde kullanılması bile abeste iştigaldir. Kendisine Bozkurt’u simge yapan bu millet aynen bir kurt gibi özgür ruhludur ve asla esir edilemez. Özgürlüğüne düşkündür ve sınırlandırılmasını kabul etmez.
Ancak her şeyde olduğu gibi özgürlüğünde bir sınırı vardır. Özgürlük hakkımızı bir başkasının hak ve hukukunu tehdit etmediğimiz sürece kullanabiliriz. Toplumsal yaşantıda başkalarının hak ve hukukuna riayet ederek kendi özgürlüklerimizin sınırlarını çizmek zorundayız. Bu sınırları çizerken bireylerin hak ve hukuklarına riayet ettiğimiz kadar devletin ve kamunun haklarını da gözetmek zorundayız.
Hak, özgürlük, fikir ve ifade özgürlüğü gibi kavramlar herkes için olsa da nedense bu kavramlar ülkemizde hep belli gurupların ağzında sakız olmuştur. Birileri hep bu kavramın arkasına gizlenerek sınırları zorlamış, ihanetlerini kamufle etmeye çalışmıştır. Bu kavramlardan yürüyerek zemin oluşturmuş ve idare üzerinde baskı kurmaya çalışmıştır.
Geçtiğimiz yıllarda ülkemizde “MİT tırları” davası yaşandı. Gazetecilik kisvesi altındaki belli kişiler yaşananları fırsata dönüştürerek ülkemizi dünyaya karşı ispiyonlayarak zor duruma düşürmeye çalıştı. Bunu yaparken de haklarında açılan davalar sonuçlandıktan sonrada; basın özgürlüğü, fikir ve ifade özgürlüğü gibi kavramlara sarılarak beklenti içerisine girdiler.
Son günlerde de benzer bir girişim, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı tarafından gerçekleştirildi. Bu yaratık, dünyanın en şerefli ordularından birisi olan Türk Silahlı Kuvvetlerini “Kimyasal kullandı” yalanı ve iftirası ile karalamaya çalıştı. Bu yaratık cezasını buldu. Buldu da belli kesimler alışıla geldiği gibi; basın özgürlüğü, fikir ve ifade özgürlüğü gibi kavramlara ortalığa döküldü.
Peki kişi veya gazetecilere kanunun verdiği özgürlükler arasında böyle imtiyazlar mı?
Basın kanunumuzun 3. Maddesi “Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir” der. Aynı kanunun devamında “Basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlâkının, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabilir.” İfadelerine yer verilmiştir.
Aynı şekilde Anayasamızın 26. Maddesi “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet Resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.” Dense de ifade “Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir” şeklinde devam eder.
Anayasamızın 28 maddesinde ise “Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz” dense de bu madde “Devletin iç ve dış güvenliğini, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü tehdit eden veya suç işlemeye ya da ayaklanma veya isyana teşvik eder nitelikte olan veya Devlete ait gizli bilgilere ilişkin bulunan her türlü haber veya yazıyı, yazanlar veya bastıranlar veya aynı amaçla, basanlar, başkasına verenler, bu suçlara ait kanun hükümleri uyarınca sorumlu olurlar. Tedbir yolu ile dağıtım hakim kararıyla; gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunun açıkça yetkili kıldığı merciin emriyle önlenebilir. Dağıtımı önleyen yetkili merci, bu kararını en geç 24 saat içinde yetkili hakime bildirir. Yetkili hakim bu kararı en geç 48 saat içinde onaylamazsa, dağıtımı önleme kararı hükümsüz sayılır.” Denmektedir.
Neymiş, basın özgürlüğünün, fikir ve ifade özgürlüğünün de sınırları varmış. Vatana ihanet tanımlamasına uyacak eylemleri, bu ifadeler ile kamufle edip hiç kimse asıl niyetlerini gizlemeye kalkmasın.
Türkiye Anayasal bir hukuk devletidir. Yasalarla yönetilir. Kişinin mesleği, kimliği, bağlı olduğu sivil toplum örgütü ona suç işleme özgürlüğü ve sınırsız ifade özgürlüğü vermez.

YORUM YAP