Bu ülke çok kötülükler gördü. Görmeye de devam ediyor değil mi? Kimi zaman, sözde medeniyet adına, kimi zaman imani ve islami değerler adına, kimi zaman ticaret, siyaset ve spor adına.
Hep bir şeyler adına işlendi tüm kötülükler. İkbal, istikbal.
İbadetin ticareti, ticaretin ihaneti beslediği kötülükleri yaşadık. Kendi insanını, kendi inanç değerlerini yok sayarak yada yok ederek işlendi tüm cinayetler.
İki günlük dünyanın, iki kuruşluk koltuk ikbali adına, yine de işlenmiyor mu tüm alçaklıklar. Bizim derdimiz, beklentilerimiz değil ki, beka meselesi diye sokağa dökülenlerin, sokağa dökemedikleri kirli çamaşırların temizlenmesi. Bırakın kirli çamaşırlarda dökülsün de görelim.
Dün; bu kadim coğrafyanın insanlarını, boyuna-posuna, meşrebine-mezhebine, eline-beline bakarak ayıranların kavgalarının ne olduğunu hala idrak edememiş bir milletin, geldiğimiz süreçte bu kavgalara hala meze olmasını da ben idrak edemedim.
Asfalta, Türkçe’ye inat yazılan Kürtçe çıkışın nedeni ve gerekçesini, hangi Kürt kardeşim açıklayabilir ki? Diklenme midir, isyan mı, kabullenmeme mi? Seçeneği ne olursa olsun, hangi şıkkı seçerse seçsin, sonunda onu bekleyenin kendi aleyhine gelişecek bir durum olduğunu, onlar bile idrak edemiyorsa, harbi bir idrak sorunumuz var demektir.
İsrail zulmü altında inleyen masum ve sivil Gazze halkının temsilcisi kimler olmalıdır, nasıl olmalıdır, sorunun cevabı yoktur.
Çünkü zulüm, o soruya cevap aranmasını imkansız kılacak hale ve zemine çekmiştir.
Beton kütleleri altında parçalanan bedenlerin sahiplerinin ve gözyaşına becayiş edilen acıların sahipleri, bunu idrak edebilecek durumda değildirler ki?
Kendi haklı sebepleri, kendilerini acıya garkeden sebeplerdir. O sebepte kendilerinindir, acıları da, kederleri de kendileridir.
Bunu şunun için söyledim. Hamas isimli bir direniş örgütü var, masum ve mahsun Gazze’de Filistin topraklarında. İşte kimi zaman silahlı eylem yapıyorlar. İsrail’e karşı, Beyrut ve Lübnan ve Filistin üzerinden.
İsmail Haniye’de bu örgütün Siyasi Bürosu eski başkanı. Hafta içinde İran’da bir siyasi suikaste kurban giderek öldürüldü.
Üzüldük, daha doğrusu üzülmeye çalıştık ama üzülmemize bile fırsat verilmedi ki. Başka kötülükleri peşpeşe sıralayan ikbal düşkünler, menfaatperestler.
Şimdi tartıştığımız, İsrail’in başını çektiği terör coğrafyasının, Türkiye’yi vurmak isteyip istemeyeceği.
Hızla içine çekildiğimiz bu terör dehlizinden, ülkemizin bulunduğu şartlar ve konjonktürde çıkış mümkün değil gibi gözüküyor.
Taraftar derneğine kadar ayrılmış, bırakın bunu, aynı köyün aşağısı-yukarısı, yenisi-eskisi ile derneklerine kadar ayrılmış bir ülkenin biraraya gelme şansı var mı sizce?
Hadi çıkın işin içinden çıkabilirseniz
Bu kadar kötülüğü kim yaptı?