CHP, Mustafa Kemal Atatürk tarafından 9 Eylül 1923’te “Halk Fırkası” adıyla kuruldu. Bir yıl sonra “Cumhuriyet Halk Fırkası”, 1935 yılında ise “Cumhuriyet Halk Partisi” adını aldı. Partinin simgesi olan ok; cumhuriyetçilik, halkçılık, milliyetçilik, laiklik, devletçilik ve devrimciliği sembolize eder. Partinin bu 6 ilkeyi temel aldığını söyleyebiliriz.
Partinin ilk genel başkanı Cumhuriyete geçişin baş aktörü Mustafa Kemal Atatürk’tür ve 15 yıl süreyle genel başkanlığını yürütmüştür. 33 yıl ile partinin başında en uzun süre duran isim İsmet İnönü ardından ise 13 yıl ile Kemal Kılıçtaroğlu’dur. Geçtiğimiz ay yapılan kongrede ise Kılıçtaroğlu’nun farklı bir kopyası denilebilecek Özgür Özel seçildi.
1960’larda CHP ortanın solunda yer alırken 1970’li yıllarda demokratik sol çizgisine kaymıştır. Bu sapma Kılıçdaroğlu dönemine kadar partili 6 temel ilkeden uzaklaştırmadı. Ancak Kılıçdaroğlu döneminde ardı arkası kesilmeyen hezimetler, oy uğruna verilen tavizler ve bu doğrultudaki popülist politikalar partide ciddi bir kimlik bunalımına neden oldu. Son olarak kendini demokratik sol çizgide konumlandıran parti adeta çizgisi olmayan, ilkesiz, tek hedefi kazanmak olan bir yapı haline dönüştü. Kürt seçmenin oyunu alabilmek için partinin kurucusu olan Atatürk’ün bu yöndeki politikalarını alt üst eden bir duruş sergiledi. Türkiye Cumhuriyetinin birlik ve bütünlüğüne, Atatürk’ün ilke ve inkılaplarına kasteden, onun kurduğu rejimi yılmak isteyen, devletin askerine siviline kurşun sıkan, bebek öldüren eli kanlı terör örgütü PKK’nın propagandasını yapan Demirtaş’a sahip çıkmaya kalktı. Kılıçtaroğlu gitti Özel geldi oda Demirtaş’a selam gönderdi. Aslında Demirtaş’a gönderilen selamın ulaştığı asıl adres Kandil’dir.
Bir partideki bu inanılmaz değişim akıl alır değil. Parti bu denli değişirken partinin seçmeni de aynı fikri sapmayı yaşamışmıdır? Bence CHP seçmeni, partinin başındakilerin yaşadığı kimlik bunalımını yaşamıyor. Seçmenin büyük bir bölümü halen kuruluş felsefesindeki çizgidedir. Onları CHP’ye mecbur kılan alternatifsizliktir. Buda bize gösteriyor ki demokratik sol çizgide ki seçmen hiç olmadığı kadar ilkeleri doğrultusunda hareket edecek yeni bir Cumhuriyetçi sol partiye ihtiyaç duymaktadır. Bu ihtiyacı yaklaşan Mart seçimlerinde çok daha net göreceğiz.