reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Süreç Yönetimi

Yayınlanma Tarihi : Google News
Süreç Yönetimi

“Öküz komşunun tarlasına girdiğinde, önce komşunu suçla!” Ünlü Alman düşünür(!) Gobels’in propaganda ve suçluluk teorisi üzerine söylediği sözün, Türkçe mealidir.

Bizdeki karşılığı ise, “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır.” Atasözü gibi gözükse de, aslında, “Yalan söyleyeni kervan başı yapmışlar, kervanın sonuna bir dilsiz  düşmüş” gibi şeylerle açıklanabilir. Ya da yalan söyleyeni seviyoruz ya!, gibi.

Şunu söyleyebiliriz, toplumsal deformasyon o kadar yükseldi ki, artık bunun sonu neresi diye merak bile etmiyoruz. Süreç olarak yalana alışkın ve haksızlık kavramını bile derdest etmeyi becerdiğimiz için, muhakkak daha yalancı, daha kötü, deyim yerindeyse daha çakal birisi yada birileri çıkabiliyor.

Son dönemde seyrettiğiniz, özellikle yerli yapım dizileri gözünüzün önüne bir getiriniz. İzlediğiniz her bölümde, “Yuh yani bu kadar da çakallık olur mu?”  dediğiniz her sahnenin, her rolün, daha çakalcasının olmak zorunda olduğunu, o filmin yönetmeni de yapımcısı da biliyor ve bilmek zorunda.

Yoksa, dizi ertesi hafta “Final  or Out” yapmak zorunda kalıyor. Sezon sonu yada Final mi diyorsunuz?

Siyaset, spor, ticaret de bundan farklı değil. Acımasızlık mı, zorunluluk mu, gerçeklik mi?  Bilemiyorum ama artık daha zalim, daha gaddar, daha yalancı, daha kötü olanlar prim yapıyor diye mi?

Medya’yı bunlardan ari tutmak doğru mu? Tabi ki “Hayır” medya bu rezilliğin, bu kepazeliğin nirvanası. Toplumsal algıya, toplumsal algoritma ile cevap verecek kadar, sınırların ötesine geçmiş.

Utanma, arlanma, ahlak, edep hak getire. Medya’nın içinde bulunduğu ve rezalet ve kepazelikten de tüm izmler besleniyor. Hem besliyor, hem besleniyor.

Medyayı ayakta tutan ahlaksızlık, ahlaksızlığı büyütüp besleyip bizlere sunan medya.

Klasik Tavuk-Yumurta retoriği. Cevap her ikisinin de doğru olduğudur. Tavuk yumurtadan çıkmaktadır, yumurta da tavuktan. Öyle ise, doğru tek değildir. Eğer şunu soracaksanız, “ ilk yumurta tavuktan mı çıkmıştır, ilk tavuk yumurtadan mı?” buna verilecek cevabı kimse bilmemektedir.

O yüzden medya mı önce kirlenip, toplumu deformasyona uğratmıştır, yoksa, toplum kirlendiği için mi medya kirlenmiştir. Kesin olan bir şey var, ikisinin de kirlendiği. Öyle böyle değil, Madde 438 filmini hatırlayanlar bilir. Geneleve düşen bir kadının, uğradığı taciz ve tecavüz karşısında, sanığa verilen indirimin kaynağı olan yasa maddesi üzerine çevrilmiş ilginç bir filmdi.

Bugünde o yasanın bir şekilde benzettiği toplumun yansıması görülmekte.

Sana ne toplumdan demek lazım bazen. Kendime de kızıyorum, “Sen misin delisi, Don Kilotu, sana ne?” Evet bana ne yahu. Ne yeldeğirmenlerine karşı çıkacak arzum, ne de onların dönüşlerini durduracak çomağım var.  Bırak roman kahramanları romanlarında ki gibi kalsınlar. Başkaları Don Kişot olsun.

Yeldeğirmenleri güzeldir, hem değirmen dönerken doldurmak lazım yelkenleri. Bir daha değirmen döner mi dönmez mi bilinmez. Belki ters bir rüzgar eser, eteğindekileri de döker belli mi olur?

Eldeki yumurta, ortada dolaşan tavuktan iyidir, hem hangi sansarın, hangi tilkinin tavuğu kapıp kapmayacağı belli olmaz.  Bir bakmışsınız, tavuğunuz bir horoza gönlünü kaptırıvermiş.

Çünkü medya, çöpçatanlığı çok mu çok sevyor.

Sağlıcakla kalınız.

 

YORUM YAP