31 Mart yerel seçimlerinin henüz tazesindeyiz.Birileri her ne kadar ulusal tv ekranlarında yeterince kafanızı şişirmiş olsa da, söz verdik, bayramdan sonra da ben şişireceğim, pardon olup biteni kendi penceremizden yazacağım diye.
Öyleyse yazalım. Elimizden tutan, pardon klavyemizden tutan yok ya!.
Bir kısım erkan yalakası, bir kısım ekran yorumcusu, bir kısım akademisyen, araştırmacı, neden sonuç ilişkilerini sayıyor, ama bir çoğu doğruyu tam söyleyemiyor, ya da söylemek istemiyor. Veya cahilliğine verelim, hala katmer-kete derdindeler. Bu tipler genellikle,emekli yada Ak Parti seçmeninin sandığı ve iktidarı protesto ettiğini ifade etseler de, eksik değiller, çok mu çok eksikler..
Seçimin kaybedeninin açık ara mevcut iktidar’ın başta Genel Merkez yönetimi olduğunu söylemiştik. Aday belirlemelerde ki, “Bel bilirimci, baştan savmacı, ben ne dersem olurcu tavırlar ve aşağıda sayacağımız onlarca neden. Bunlarında içinde, inanın unuttuğumuz onlarcası daha niceleri olacak.
Sadece emekli ve ekonomi endeksine odaklananlar, yanlış tespitte inat edenlerdir. Bu doğru değil, bu hedef saptırmaktan, toplumu daha da fakirleştirmekten, bir seçimi daha kaybeden mevcut merkezi iktidara diğer bir seçimi daha kaybettirmekten öteye gidemez. Bu yorumu yapanlar, Et Süt Kurumu önünde saatlerce süren kuyruklarda beklemiş olsalardı, emeklinin çokta Protestan kafada olmadıklarını göreceklerdi. Ama onlar kuyruklarda bulunmadıkları için bilemezler.
Hepsini yazacağım, yada yazmaya çalışacağım da, konuya başlamadan, şehrimiz ve ülke geneli için başka bir tespitimi söyleyeyim. Sivas’ta Büyük Birlik Partisi adayı; açık ara, öyle böyle değil, arkasında iktidar desteği ve halihazırda koltuk desteği bulunmadığı halde, mevcut genel başkanlarının bir çok handikabına rağmen ciddi bir atraksiyon yaparak hatırı sayılır bir oyla seçildi. Bunun nedenini anlayabilirseniz, Türkiye genelinin neden böyle olduğunu hayli hayli anlarsınız.Kısaca şöyle ifade edeyim, CHP’nin 2019 yerel seçimlerde İstanbul, Antalya, Hatay, Ankara Adana, başka partilerde olan belediyeleri kazanmasına, bazı yerlerde açıkça İp desteği ve HDP’nin aday çıkartmamasına rağmen aldığı oy toplamı nüfus ve seçmen skalasına göre kaç biliyor musunuz? 12.707.000 bin. Peki 2024’de aldığı oy İP ve DEM’in aday çıkartmasına rağmen aldığı oy 17.391.000.
Bununla birlikte, İP ve DEM seçmenin CHP’de konsolide olduğu gibi, ipe sapa gelmeyen ve herhangi bir araştırmayla da desteklenmeyen bu iddianın gerçekliği olduğunu düşünmüyorum. Düşünmemek için de bir çok nedenim var. İlki, milletin önünde iki başkan ismi aday çıkartıp perde arkasında “biz anlaştık” gibi bir hurafe’nin seçmende karşılığı yoktur.Üstelik bir türlü ekranlarda yer bulamayan DEM partisinin reklamları, yine ülkemizin üst seviye kanallarında boy boy reklam fırsatı bulmuşlardır. Böyle bir anlaşma olsa, bu reklamları neden yayınlasınlar? İkincisi, çevrenize, etrafınıza bir bakınız, bu iddianızı doğrulayacak kaç örnek gösterebilirsiniz. Benim tespitlerim, sandığa katılım oranının düşmesinin en büyük etkenlerinden birisinin, İP ve DEM seçmeninin sandığa gitmemesidir. İstanbul’da %2,2 civarı olan DEM oyu İl Genel meclisinde, aksine %1.7 civarıdır, İP’de buna paralel rakamlar vardır. O anlı şanlı eleştirmenler yorumcular bunları size söylemezler de, ben söyleyeyim. Şehrimizde de aynısıdır. Büyük şehirlerde ki seçim katılım oranı ile aşağı yukarı aynı olan şehrimizde de, iktidar ve muhalefet oyu yer değiştirmiş, mevcut iktidar muhalifi yada pişmanlığı olanlar, zor şartlar ve alışılagelmeyen durumlara rağmen, BBP etrafında konsolide olmuşlardır. Tabi ki adayın, kamuoyunda kabul görmüş yüzü ve kimliği de oldukça önemlidir ama, seçimlerde 3-4 ay önce, şehrimizde hatırı sayılır ölçüde bulunan Elbeyli(İlbeyli) eşrafının dışında pek az kimsenin tanıdığı bir ismin, bu kadar kısa zamanda kamuoyunda kabul görmesi , iyi bir iş çıkartmış olmasıdır.
Benim diğer ve en önemli tespitlerimi soracak olursanız eğer
Adalet mefhumunun Rahmet’i Rahman’a kavuşmuş olmasıdır. Siz İstanbul adayının karşısında bir çok bakan, vekil, üst düzey bürokrat yönetici yada buna benzer isimleri çıkartıp, elbirliğiyle (İstanbul benim hayati meselem, diğerleri olmasa da olur!) mesajını vermeye çalışırsanız tabi ki, Manisa’yı da, Denizli’yi de, Balıkesir’i de, Bursa’yı da kaybedersiniz. Seçmenin adalet duygusu, sizden daha hassastır. Sizin öteleriz diye örselediğiniz adaleti, seçmen sandıkta arar ve bulur. Bunu Mart 2019 seçimlerinde iptal ettirilen seçimler sonrası, 24 Haziran seçimlerinde çıkan farkta anlamış olmanız lazımdı ama. Demek ki anlaşılmamış.
Sayalım dedik ama yine yerimiz yetmedi, o yüzden yazının başlığına 1 koydum, devamını haftaya tekrar edelim. Kaçta biter bilmiyorum.
Mesala verilmiş sözlerin tutulmaması olabilir mi? Mesela, rakiplerini alaycı tavırlarla, küçümseyen bakışlarla, sözlerle incitmeye rencide etmeye çalışırken, kamuoyunda, edep, ahlak, izzet, vatan bayrak, ezan, haysiyet gibi kavramlarla uzak yakın alakalarının olmadığı bilinen ve kabul gören isimlerin, tv ekranlarında sıklıkla boy göstermesinin, millette yarattığı iğrenmişlik duygusu olabilir mi?
Mesela üstten bakış, kibir, alaycı tavır, kendi burjuvazisini yaratma arzusu olabilir mi?
Mesela, adam kayırma, liyakatsizlik, mülakata ilişkin açıklamaların yerine getirilmemiş olması olabilir mi?
Devamı haftaya..