Futbolumuzda gündem anında değişim gösteriyor, bir hafta bakıyorsun hakem hatalarını konuşmakla günümüz geçiyor. Bir hafta bakıyorsun bir takımın aldığı bir sonuçtan konuşmalarımızı sürdürüyoruz. Yani futbol gündemi hayatımızın tamamen içinde daha doğrusu en önünde diyebilirim; hal böyle olunca da her noktada, her platformda futbol konuşuluyor ve de konuşulacak gibi duruyor.
Biz kendimize bakalım ve de kendi takımımızı konuşalım diye büyük bir çaba sarf ederken genel futbol gündemi bizim konuştuklarımızı da ne yazık ki çok fazla etkiliyor. O yüzdendir ki biz de rüzgârın estiği yöne doğru savrulmaya mahkûm oluyoruz. Neler anlatmaya çalıştığım umarım tahmin ettiniz.
Türk futbolunda hakemlerle ilgili değerlendirmeler ve eleştiriler çok uzun dönemdir devam etmekte. Şimdi birileri Spor programcılarını ve eleştirmenlerini sebep olarak gösterdiği bir durumda ben farklı bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. 1980’li yıllarda oynanan futbol maçlarını hatırlıyorum. O yıllarda da hakemlerle ilgili birçok eleştiriler veya senaryolar yapılırdı, ama televizyon eleştirmenleri yoktu halk arasında birçok efsane senaryolar dilden dile dolaşır ve anlatılırdı. Yani özet olarak şunu söylemek istiyorum bugün televizyon yorumcularına yıkılan suçların doğru olmadığını müsabakaların başladığı günden itibaren hakem hatalarının konuşulduğunu ve de eleştirildiğini unutmamak gerekir.
İlimiz futbolunu da yaklaşık 30 yılı aşkın süredir takip ettiğimi düşünecek olursak o kadar çok hakem hataları o kadar çok üzücü olaylar yaşadık ki bunları anlatmakla bitiremeyiz. Bu yaşadığımız talihsiz olaya benzer birçok hadiseye şahit olup bilgileri ve görüntüleri izleyicilerime aktarmışımdır. Ülkemizin her kentinde böyle birçok adı konulmamış hikâyeler yaşanmıştır. Bu hikâyeler yıllarca dilden dile aktarılmıştır, bundan sonra da bu aktarım devam edecektir. Bu olaylar ne ilktir nede son olacaktır.
Çok fazla tepki gösterinin haklı gibi gözükmesi ve otoritelerin onlara hak vermesi de doğal olarak karar vericileri etkilemektedir. Bu noktada Sivasspor yönetiminin çok sessiz kaldığını çok fazla tepki oluşturmadığını hepimiz biliriz. Hatta bu sessizliği çok fazlada eleştiri konusu yaparız.
Türk futbolunu yönetenlerin kalıcı çözümler bulup, ülkemiz futbolunu daha yukarıya taşıma hedeflerini daha iyi bir durumda oluşturmadıkça bu tür olaylarla karşı karşıya kalmaya devam edeceğiz. Anadolu takımlarının haklarının gasp edilmesini normal karşılayan bir spor otoritesi bence otorite değildir. Futbolda mutlak ve mutlak adaletin ön planda olması en büyük unsurdur.
Yaşanan bu olaylardan tüm tarafların önemli dersler çıkarması bundan sonraki futbol dünyamızda çok büyük önem arz etmektedir. Yani bir hakem düşünün hangi maçı yönetirse yönetsin adaletten şaşmayacağını forma renklerine göre karar vermeyeceğini bilmesi gerekir. Futbol kulüp yöneticileri ve taraftarlarında bu işin bir görsel şov olduğunu unutmadan; küfür ve şiddeti hayatlarından çıkarmaları gerekir. Türk Milleti olarak zaten şiddet ve küfür ’ün bizlere hiç yakışmadığını bilmekteyiz. Tabi ki eleştiri olacak ama fiili saldırı ve küfür asla olmayacak. Umarım bundan sonraki süreçte tüm kurullar, kurumlar ve de şahıslar spor adına daha dikkatli olur ve bu tür olayların tekrar yaşanmamasını sağlarlar.