reklam
reklam
DOLAR42,5220% -0.02
EURO49,6315% -0.15
STERLIN56,7733% -0.19
FRANG52,9276% 0.02
ALTIN5.743,51% -0,16
BITCOIN92.413,44-1.225

Ardında Dargın Yürekler Bırakmak

Yayınlanma Tarihi : Google News
Ardında Dargın Yürekler Bırakmak

Her gün bir şekilde akşam olsa da insan gün boyu nice işler yaparak akşam ediyor, nice insanlarla ilişki de bulunuyor. Ve her ilişki etkiler bırakıyor karşılıklı olarak kimi iyi, güzel ve insanı rahatlatan kimi ise üzen yıpratan ve kıran ilişkiler…

Geri dönülüp bakıldığında ardında kırgın yürekler bırakanların sessiz izleriyle doluyor hayat. İnsan fark etmez bazen; bir sözün, bir bakışın, bir susuşun ardında ne çok kırık dökük kalp bıraktığını. İnsan zanneder ki sözler uçup gider, bakışlar kaybolur. Oysa hiçbir şey kaybolmaz. Her kırgınlık, kalbin derûnunda bir mühür gibi kalır çoğunlukla.

İnsanın kalbi incecik bir sırça gibidir. En ufak bir incinmede sarsılır, küçük bir hoyratlıkta çatlar. Çünkü kalp, sevgiden doğan esintiyle büyür; ihmal ve vefasızlıkla da küçülür. İşte o küçülmeler, ardında kırgın yürekler bırakır. Çünkü kalpler latif bir emanettir… Her biri bir sır sandığı, her biri Cenâb-ı Hak’tan insana tevdi edilen nazenin bir cevherdir. Ne yazık ki insan nefsinin hoyratlığıyla bu cevheri çizer ve çatlatır zaman zaman. Ardında kırgın yürekler bırakmak, sadece karşısındakini değil bir yönüyle de insanın kendi kalbini de parçalamaktır. Zira kalp kalbe bağlıdır; birini incitmek, kendi içindeki huzurun üzerine gölgeler salmaktır bir bakıma.

Ne tuhaftır en çok sevdiklerimizin ve tanıdıklarımızın içinde bırakırız dargın kalpleri. Belki de insan, en yakınlarıyla ve sevdikleriyle rahat olmanın etkisiyle daha dikkatsiz, daha hoyrat, daha savruk davranıyor olabilir. Çünkü zanneder ki yakınlık her şeyi hoş görür. Oysa bazen yakınlığın açtığı yara en derin olandır. Dün bir selamla açılabilen kapılar, bugün gönülsüz olur, kapanır. Zaman geçtikçe dargınlık derinleşir, suskunluklar unutturmaz, büyütür. Ve insan, iş işten geçtiğinde anlar ki bir gönül kırmak, bir ömür yüklenilecek en ağır vebal olarak kalır.

İnsan neden düşünmez ki? Acaba bir söylenen bir söz, duruş, susuş, hangi yüreği gölgeye boğdu? Hangi dostun kalbinde kırık bir yankı bıraktı? Halbuki insanın unuttuğunu kader unutmuyor. Zira, unutulan bir gönül, unutmayan defterlere kaydediliyor. Nihayetinde mahşer günü herkes, ardında bıraktığı dargın yüreklerle, kırıklıklarla yüzleşecek. O gün kalpler de konuşacak. İşte o vakit en ağır yük, dargın bırakılan kalplerin sessiz ahları olacaktır sanırım.

Kalbin dili inceciktir. Bir samimi bir tebessümle onarılır içten bir nezâketle sarılır. Ama aynı kalp, bir küçümseyişle bir hoyrat sözle bir vefasız suskunlukla darmadağın olur. Çünkü gönül, Allah’ın nazargâhıdır. Ardında dargın kalpler bırakmak, aslında Rabbin nazar ettiği mekânı harap etmektir.

Ne gariptir değil mi? İnsan çoğu kez kendi kırgınlığını dillendirir de başkasını kırdığını nedense görmez. Nefsine dokunan acıyı büyütür de kendi dokunuşunun açtığı yaranın farkına varmaz. İnsan ne kadar da kıymetsiz görüyor kalbi… Oysa o kalbin derûnunda, bin bir nazenin bir hassasiyet saklıdır. Bir insanı kırmak, belki de onda saklı olan binlerce duayı, binlerce rahmeti görmemek demektir. Dargın bir kalp, duasını keser. O dua ki insanı ayakta tutan bir yakarıştır belki de. O dua ki bilmeden koruyor olabilir nice felaketten kişiyi.

Ve zaman… Zaman telafi edilmezse dargınlıkları büyütür. İnsan bazen geri dönmek ister; özür dilemek, helalleşmek, sarılmak, onarmak ister. Bilemez ki dargın kalbin kapısı ağırdır, kolay açılmaz. Çoğu kez iş işten geçmiş olur. Dilin söyleyecek sözü kalmaz ve sadece çaresizliğe gömülür. Ve o çaresizlik, insanın içinde bir ukde gibi ağır bir yük olarak kıyamete dek taşınır.

İnsan yaşarken sanır ki yol uzundur ve zaman da çok. Kiminki ne kadar kimse bilmez. Hangi saat hangi vakittir bilinmez. O yüzden kalpleri incitmemek gerek, inciltilen kalpler için hiç vakit geçirmeden aramak, gönül almak gerek. Çünkü kırgın yürek, taşınması zor bir yük, hesabı çetin bir borç olur.

Çünkü kalp, ilâhî rahmetin aynasıdır. Aynayı kirleten, kendi yüzünü göremez.

YORUM YAP