
Altı hafta boyunca yenilmemişsiniz, gol de yememişsiniz. Rakibiniz ise tıpkı sizin gibi geçtiğimiz sezon trajik bir şekilde süper ligden düşmüş, transfer yasağı almış, Şehri enkazın altından başını çıkarıp takımına bakacak takati henüz bulamamış, dokuz haftalık lig maratonunda galibiyeti olmayan puan cetvelinin dibine demir atmış. Tabiri caizse yenmeyeni dövdükleri Hatayspor ile oynadığınız maçtan ne beklersiniz? Elbette rahat bir galibiyet almayı… Bu maç kendi sahanda kendi seyircinin önündeyse averaj düzeltmeyi karşılaşmanın son bölümünde genç oyuncuları sahaya sürmeyi hayal edersiniz. Biz de maçı izlemeye bu hayallerle başladık. Peki ne bulduk?
Sıkıcı bir maç, temposuz bir oyun, şuursuz ataklar, üretemeyen futbolcular, yaşananlara isyan eden bir avuç kalmış taraftar… Maçı izlemeyen biri olsanız ve sonradan istatistiklere baksanız Sivasspor rakibini ezmiş dersiniz. Maçın skorunu bilmeseniz ev sahibi farklı kazanmıştır dersiniz. Ama hiç de öyle olmadı, ne oynadığını bilmeyen, sahada koordinasyonu olmayan iki takımın da gayesiz zevksiz oyununu izledik.
Böylesine bir oyunda gençleri slogan yapması ile mahir olan hocamız tercihini kaşarlardan yana kullanınca karşılaşma korku filmi gibi başladı. Uğur’un yokluğunda Emirhan ve Yusuf varken kendi mevkiinde dahi forma şansı bulamayan Fevzi’yi oynattı. O Fevzi’nin maçın başında karşılayamadığı rakibinin kazandığı köşe vuruşu sonrası Hatayspor öne geçti. 80 dakika boyunca da önde oynadı. 80. dakikada on kişi kalan Hatay karşısında kazanılan penaltı vuruşunu Avramoski lakayıt bir şekilde kaleciye nişanlarken duruma isyan eden, oyuna sonradan giren Kamil oldu. Kötü futbolu silecek kadar güzel bir gol atarak Sivasspor’u yenilmekten kurtardı ve puan cetveline bir puan daha ekledi, fakirin tavuğu tek tek yumurtlar dercesine…
Velhasılı Sabır sezonu olsa da bu maç sabır taşını çatlattı. Anlaşılan o ki bu sezon ne yönetimle taraftarın yıldızı barışacak, ne sahada oynayan ne de izleyen zevk alacak….




