reklam
reklam
DOLAR 32,5038 % 0.08
EURO 34,7826 % -0.12
STERLIN 40,2943 % -1.04
FRANG 35,7169 % 0.28
ALTIN 2.499,53 % 0,61
BITCOIN 2.112.797 -0.336

Dünya Değişirken

Yayınlanma Tarihi :
Dünya Değişirken

Öyle bir dünyada ve öyle bir zamanda yaşıyoruz ki her şey çok hızlı değişiyor ve şaşırtıyor.

21.yüzyılın ilk beşte birlik dönemini tamamlamak üzere olduğumuz bu günlerde, teknolojinin ve bilimin yeni buluş ve gelişmeleri insanlığın hizmetine sunulmasıyla geleneksel yaşam nostaljik hatıralara dönüştü adeta. Haliyle, insan hayatını kolaylaştıran, iletişimi ve ulaşımı akıl almaz şekilde hızlandıran ve kısaltan yeni icat ve yöntemler günlük hayatımızı oldukça rahatlatıyor olabilir. Öte yandan da yenidünya bu imkânlarıyla beraber insan ilişkilerinde bireyselleşmeye ve kişilerin kendi ekseninde yalnızlaşmasına doğru kapılarını sonuna kadar açıyor. Ne yazık ki insanlar sürüklendikleri bu yalnızlığın ilk bakışta farkına varmıyorlar gibi…

Evet, dünya değişiyor, insanlar rahat yaşama imkânlarına kavuşuyor. Bununla beraber geçmişte görülmemiş onlarca yeni sorun da hayatımızın çözülmesi gereken engebeleri olarak önümüze çıkıyor ne yazık ki… Belki bunların en başatı ise insanın bireyselleşmesi ve yalnızlaşmasıdır. Teknolojik gelişimin ve bireyselleşen insanın kendine özgü hayata, doğaya ve insanlara bakışı ve yaklaşımı, insanın tavır alışını da bu sürecin bir gereği olarak hızla farklılaşıyor. Yine önü alınamaz biçimde ve çok kısa sayılamayacak gelecekte felaketlere duçar olunacak onlarca problemi insanlığın önüne koyacağı aşikâr…

Belki yalnızlaşma ve bireyselleşme kadar daha vahim bir sorun ise, tabiatı ve doğal yaşamı tehdit eden ve dengesini bozan çevrenin tahrip olmasıdır. Hızla artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak, istihdamını sağlamak ve insanın beslenmesini, barınmasını ve refah içinde yaşamasını sağlamak için giriştiği hızlı ve seri üretimin ve beraberinde kazanç sağlamanın tahriki bu denge ve düzeni yeni baştan şekillendirmektedir.

Gerçek şu ki, işin doğasına aykırı yöntem ve katkılarla yapılan yüksek kazanç amaçlı hızlı ve seri üretim doğal dengeyi bozmaktadır.

Üretim için kurulan tesislerin enerji tüketimi, ürettiği emtianın atıklarının arıtılmaksızın tabiata salınması, kullanılan araçların ve tüketilen her türlü kozmetik ve kimyasal içerikli tüketim malzemelerinin ve gazın sebep olduğu sorunlar zinciri dünyanın çözmesi gereken devasa bir sorundur artık.  Giderek artan iklim değişikliği dünyayı felaket senaryolarının daha yoğun yaşanacağı bir ortama sürüklemektedir. Ve tabi ki, artan nüfusun beslenmesi için gıda üretimi, gdo’ları bozulmuş veya raf ömrü uzatılmak için kullanılan katkı maddeleri, aroma ve albeni için ilave edilen maddelerle sunulan gıdalar, içtiğimiz her türlü içecek, insan sağlığında oluşturmakta olduğu hasarlar ortadır. Ve bunların tedavileri için geliştirilen takviye gıda ve vitaminler insan sağılığını tahrip ettiği kadar doğal çevreyi de tarumar etmektedir. İnsanın ruh sağlığı ve belki fiziksel ve bedensel sorunları ise gelecek nesiller için daha ciddi sorunlara yol açacağı öngörülmektedir.

Bu bir felaket senaryosu değil aklıselim herkesin gördüğü geleceğimizi tehdit eden unsurlardır.

Bunun görülebilir basit ama tesiri ciddi olan bir örneği ise Sivas gibi Anadolu’nun karasal iklimin hâkim olduğu şehrimizde yaşıyoruz. Gerek geçmiş yıllara ait istatistiki bilgiler gerekse ömrü yarım asrı geçen her insanın ifade ettiği bir gerçek iklim ve doğa dengesinin değiştiğine olan tanıklığıdır. Küresel iklim değişikliğinin en bariz ve belki de en acımasız bir dönemini hep beraber yaşamaktayız. İşte eskilerin tabiriyle Zemheri aynın ortalarına geldik. Karakışı bir bahar gibi geçirerek ulaştığımız Zemheri ayında yolları yoğun kar yağışıyla kapanan, soğuğunda insanın bıyıkları donan ayazlı kış günlerinden hiç eser yok. Öyle ki, Zemheri ayı ortasında kimi çay ocakları önünde bir masa etrafında ikindi sonrası çayını yudumlayıp sohbetini yapan insanlar oldukça çok. Parklarda banklarda oturan gençli yaşlı insanlar azımsanmayacak bir yoğunlukta… Bunu kış ayının sorunsuz ve sıcak geçtiğine yorumlamak ise grizusu biraz sonra patlayacak bir maden ocağında çalışmaktan farksız.

Yağışsız geçen kış ayları vahim bir geleceğin işaret fişekleridir.

Kastım soğuğu özlemek ve yoğun kar yağışlarıyla insanların problemlerle boğuşması olmadığını herkes bilir. Ve yine herkes yağışın olmadığı bu dönemlerin yer altı sularının tükenmek üzere olduğu ve kuraklığın hayatımızı ciddi manada etkileyeceğini bilirler. Kuraklığın ve iklim değişikliğinin insanlık ve dünya için bir felaket olduğuna sanırım herkes hemfikirdir.

Ancak, teknolojik ilerleme ve çevresel duyarlılığı koruyamadığımızdan ve gelişme adına insanlığı tehdit eden görünürde insanlığın rahatına diye takdim edilen gelişimin insanlığın sonunu hazırlayan bir sürece yol açmaya doğru hızla sürüklendiğidir.

Teknolojik gelişim çağının insanlığa vaat ettiği şu olsa gerek: insanoğlunun hayatını ve geleceğini altüst edecek olan iklim krizi ve kuraklık gelişen çağın insanlığımıza hediyesidir.

 

 

YORUM YAP