reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Korkma

Yayınlanma Tarihi : Google News
Korkma

Siyasi arenada “illet” yakıştırmasını duyuyoruz. İllet hastalık demek. Eğer hastalığınız hor görülürse, aşağılanırsa, “zillet” olur. Kim aşağılar, hor görürse başına gelir diye bir inanışımız vardır. Nezaketin görgü kurallarının zirvesinde ve örnek olması beklenenler bu sözleri kullanmazlar. Eğer çocuklar kullanırsa ağzına biber sürmekle korkutulurlar. Tasavvufta, aşağılanmayı, hor görülmeyi yaşam biçimi olarak tercih edenlere Melamî denir. Melamî tarikatının özü budur. Halk dilinde “malamat olmak” deyimi buradan gelir.
Neyse, sözü dağıtmayıp kimsenin Zülfi yârine dokunmayalım. Covit 19 illetini ağır geçirenlerin çoğunda, korku, kaygı, kuruntu, takıntı, ankisiyete dedikleri arazlar kalıyor. Uykuyu düneği kaybediyor, acaip, acaip düşünceler girdabında dönüp duruyorlar.
Keşke bütün korkular, aşktan sevdadan yana olsa. Bu tatsız konuyu Ümit Yaşar’ın bir şiiriyle romantizme çevireyim:
Yüreğimde yeryüzünün ağırlığı var
Başımda bütün rüzgarların uğultusu
Dalgalanır içimde en yüce dağlar
Büyür kederlerim denizler dolusu
Ne yana baksam gecedir, karanlıktır
Her köşede beni bekler bin bir pusu
Ben zamanları içmişim asır asır
Kadehimde geçmiş çağların tortusu
Anlatır sana özlemini gözlerim
Ben her iki cihanda seni isterim
Ne bir dilim ekmek, ne de bir yudum su
Bu tren nerede duracak kim bilir
Sen ol yeter, gerisi bana vız gelir
İçimde bir korku var sensiz ölmek korkusu
Psikiyatristler, korku hissinin, insan doğasının bir tür doğal refleksi hali olarak ortaya çıktığını söylüyorlar. En az insanlık tarihi kadar eski olduğunu ve pek çok duyguyu da tetikleyen önemli bir faktördür, diye ekliyorlar.
Düşününüz, illetten kurtulmuşsunuz, umutlarla dolusunuz. Ölümle yüz yüze gelmişsiniz, eliniz, kolunuz, ayağınız kesilmiş teslimiyeti umutsuzluğu yaşamışsınız. Umut ve umutsuzluk arasındaki çizgiyi değiştiren en temel duygu korku olarak sizi içine çekiveriyor.
Biliyordum ki, korku evrensel bir duygudur. Hepiniz bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde çeşitli korkulara kapılabilirsiniz. İyi güzel de, duygusal durum veya anlık bir dış tehdit oluşmadan meydana gelmesine engel olamıyorsanız, bu anksiyete olarak tanımlanıyor.
Bir de fobi var. Hani korkuya, dışardan gelen tehlikeye karşı duyduğumuz duygusal tepkidir, demiştim. Fobi de bir çeşit korku. Korkulmayacak belli durum ve nesnelere karşı ortaya çıkıyor..
Bizim neslin toz pembe yıllarını yaşadığı zamanlardı. Söylemek isteyip de söyleyemediğim duyguları yansıtmak için şiirlerimi ayna olarak kullanırdım. Çünkü mizaç olarak çekingen bir yapıdaydım. Aşk ve âşık olmak galiba benim fobimdi. O zaman şiirimin adını “Korku” diye koymuşum:
“Hani onca çiçek arasından,
Birisi çıkar da ‘Ben’ der gibi,
Bahar bahar sana bakar
Bakışlarını ondan alamazsın,
Karmaşık duygulardır,
Gözlerinden yüreğine doğru akar
İlgi odağın olur kaçamazsın
-‘Önce ilgi duymuştum sana! ‘
O ki, artık senin için özeldir
‘Çiçek dalında güzeldir’
Koparmaya kıyamazsın
Çekingen, ürkek, çocuksu,
Koklamak isteği ile dolarsın,
Doyasıya, dokunmak öpmek arzusu,
-‘Sonra, arzular olmuştum seni’
Yoktur rengin önemi, ondan yansısın yeter ki,
Yeter ki onun olsun kokusu
Yapmacıklardan uzak mı uzak,
Aynı mekân ve zamanda yaşamak,
Yanında olmaktan hoşlanırsın kuşkusuz,
-‘Kuşkusuz hoşlanıyordum senden.’
Varsın, kimi öyle, kimi böyle görsün
Senin çiçeğindir o, o ki sevgilindir hem,
Gözünde güzellerden güzeldir her dem.
Yeni açmış goncadır bakmaya doyamadığın,
Engelleri aşıp ona eresin gelir,
Yaprağını dikenini sevesin gelir,
-‘Galiba seviyorum seni güzel çiçek’
Cazibe vardır, yer çekiminden güçlü,
Gizemli ışıktır pervanesi olduğun,
Yırtar kalbini, kanatır,
Kadife okşayışı sanırsın, diken değil.
Eğer aşk dedikleri bir zehirli çiçekse,
Zehrini, derman niyetine içersin.
-‘Sana aşık olmaktan korkuyorum.
Biliyorum korkunun ecele faydası yok,
elverir ki bu rüya olmasın’ “
Sevgili dostlarım, arkadaşlarım, korkusuz günlerde yaşamanızı diliyorum. Unutmayınız ki, İstiklal Marşı’mız “Korkma!” diye başlıyor.

YORUM YAP