Öncelikle hafta içinde yaşanan talihsiz kupa maçına değinmek istiyorum. Sivasspor cephesinden Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) sistemine adeta kurban gittiklerini savundu. Teknik heyet ve idareciler, prosedürlere uyduklarını belirtirken, oyuncu kayıt sisteminde yaşanan sorunun faturasını kimin ödeyeceği belirsiz. Ancak hükmen kaybedilen sadece üç puan değil, kulübün itibarı da sarsıldı.
Bu moral bozukluğuyla çıkılan Beşiktaş karşılaşması, sezonun en soğuk günlerinden birine denk geldi. Eksikleriyle sahaya çıkan Sivasspor ve eski günlerini arayan Beşiktaş, vasat bir mücadele sergiledi. İlk yarıdaki zorunlu değişiklikler takımı olumsuz etkilerken, Ziya-Turgunbayev değişikliği savunma zaafiyeti yarattı ve kalede golü görmeye neden oldu. Emirhan gibi sol ayaklı ve sol kanat oynayabilen genç bir oyuncu varken, 30 yaşındaki ve katkısı sınırlı olan Turgunbayev’in sahaya sürülmesi, hücumda bir hareketlilik sağlasa da defansif açıdan bariz bir hata oldu.
İlk yarıda topu orta sahada sıkıştıran ancak kanatlara aktaramayan bir Sivasspor izledik. Efkan ve Simiç’in henüz hazır olmaması bir mazeret olabilir ama sahada tamamen kaybolan bir Emrah-Rodriguez ikilisini bile aratan bir takım vardı. Son yıllara kıyasla fiziksel temastan kaçınan bir Sivasspor anlayışı oluşmaya başlamış. Öyle ki Beşiktaş, bu sezon en az pas hatası yaptığı maçı oynadı.
Özellikle sol kanadı etkili kullanan ve ayağa pas yapan Beşiktaş, Gedson Fernandes ve Mario ile orta sahada üstünlüğü ele geçirirken kaliteli ayaklarının farkını hissettirdi. Belki çok erken olacak ama yeni transfer Simiç’in yaşı genç olsa belki yoruma kapalı olunabilir ama yaşı ve tecrübesine nazaran ilk lig maçında hayal kırıklığı yarattı. Lige uyum sağlamak için erken olduğunu söyleyebiliriz ancak profiline bakıldığında asist yapamayan, etkisiz bir kanat forvet görüntüsü çizerek Sivasspor’a transfer edilmiş ve 90 dakikada yalnızca dokuz kez topla buluşması, performansının en büyük göstergesidir.
Sivasspor’un dar ve yetersiz kadrosu, kenardan gelen oyuncularla da kendini belli ediyor. Bekir Böke dışında hücumu hareketlendirecek bir isim yok. Ancak Bekir de ne bu ligin ne de bir alt ligin oyuncusu izlenimi veriyor. “Ya tutarsa” mantığıyla transfer edilen birkaç oyuncudan sadece biri.
İkinci yarıda varlığıyla yokluğu arasında gidip gelen Sivasspor, ilerleyen haftalar için umut vermiyor. 50. dakikadan itibaren Efkan’ın orta sahaya yaklaşması, hem kendi mevkisinde neler yapabileceğini hem de takımın hücum zenginliğini artırabileceğini gösterdi. Ancak bu bile kırmızı-beyazlıların sahadaki kötü görüntüsünü değiştiremedi.
Gelelim büyük resme… 11 maçta sadece 1 galibiyet, 3 beraberlik ve 7 mağlubiyet. Teknik direktör değişti, yönetim aynı, oyuncuların büyük çoğunluğu da öyle. Yeni transferler belirsiz, küme düşme hattıyla arada yalnızca 3 puan fark var. İşler giderek daha da zorlaşıyor.
Bu noktada Sivasspor’un öncelikle menajerlerin yönlendirdiği transfer politikalarından vazgeçip kendi scout ekibini oluşturması gerekiyor. Avrupa’daki birçok kulüp, modern futbolun gerekliliklerini yerine getirerek, yapay zeka ve gelişmiş veri analizlerini kullanarak kendini güçlendiriyor. Sivasspor’un da artık benzer bir yapılanmaya gitmesi şart. Aksi takdirde, bu kötü gidişatın sonu daha büyük bir hayal kırıklığı olabilir.