Sezon sona erdi. Şimdi gözler Sivasspor’un geleceğini şekillendirecek önemli bir sürece çevrildi. Başkan kim olur, kim aday olur, bu yazının konusu değil. Tek dileğim; Sivasspor’un, dolayısıyla Sivas’ın kazanması.
Belirsizlik şu an en baskın duygu. Yeni başkanla birlikte öğreneceğiz: Kulübün bütçesi ne olacak? Hoca kim olacak? Kimler kalacak, kimler gidecek? Elbette hedef Süper Lig olacak, olmalı da. Ama bu işler sadece hedef koymakla olmuyor. 1. Lig, sanıldığı gibi kolay bir lig değil. Hatta çoğu zaman Süper Lig’den daha çetin geçiyor.
Çünkü 1. Lig’de başarı için de artık Süper Lig düzeyinde bütçeler, organizasyonlar gerekiyor. Bu yüzden doğru planlama, doğru yönetim her şeyin önünde geliyor. İşin özeti bu.
Şehirde ise sessizlik hâkim. Bekleyiş var ama hareket yok denecek kadar az. Taraftar grupları, sitem dolu ama birleştirici mesajlar veriyor. Kulübe üyelikle ilgili bir çağrı dışında elle tutulur başka bir gelişme yok.
Yapılacak çok şey var. Kulüp dışarıdan bakıldığında neresinden tutarsan elinde kalacakmış gibi görünüyor. Rakiplerde de benzer bir durağanlık hâkim. Transfer de yok, teknik adam hareketliliği de. Ne geç kaldık ne de erken davranabildik.
Ancak önümüzdeki 28 Haziran seçimi bir dönüm noktası olmalı. Öyle bir milat olmalı ki, ardından geçecek bir yıl göz açıp kapayıncaya kadar geçmeli. Hızlı, etkili ve kararlı bir dönem şart.
Sabırla bekleyelim, panik yapmadan ama tedbiri de elden bırakmadan. Yol belli: Sivasspor’un başarısı. Kim gelirse gelsin, savunmamız da hücumumuz da değişmesin. Çünkü bu şehir ancak birlikte kazanır.