Tarihte büyük güçlü milletler o milletlerle benzer özellikler gösteren hayvanlarla ilişkilendirilmiş ve o hayvanlar o milletler için simgeleşmiştir. Tarihte Türk milletinin öne çıkan en belirgin özelliği özgürlüğüne olan düşkünlüğü ve kendine özgü karakteridir. Bu karakter ve özgürlüğüne olan düşkünlüğü elinden alınamaz. Öldürülür ama esir bir hayat süremez. Kurtlarda öyledir. Avlanır, öldürülür ama zincire vurulup evcilleştirilemez. Kurtlar evcilleştirilmesi mümkün görülmeyen hayvanlar arasında yer alır. Köpekleri kurtlardan ayıran en belirgin özellikte budur.
Özellikle Bozkurt tarihte bizim için hep önemli bir yere sahiptir. Birçok destanımızda tema olmuştur. Göktürk destanında demir dağları eritip kendine yol arayan Türklere yol gösterici olmuştur. 6. Yüz yıldan günümüze ulaşan taş bir görselde bebeği emziren kurt görülmektedir. Buda türeyiş destanına işaret eder. Türklere dair yapılan arkeolojik kazılarda bulunan birçok eserde kurt figürüne rastlanılmaktadır.
Türk ismini ilk kez kullanan Türk devletlerinden Göktürk Devleti’nin bayrağında mavi zemin üzerinde yeşil kurt kafası yer almaktadır. Yine Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Atatürk, 5 Aralık 1927 tarihinde dolaşıma çıkan 5 liralık banknotların üzerinde bozkurt resmi kullanılmasını emretmiştir.
Elle yapılan bozkurt işareti ise tarihte 10. Yıl yılda karşımıza çıkıyor. İranlı şairi Firdevsî’nin minyatürlerinde bozkurt işareti yapan Türk kadınları görülmektedir. Ülkücülerin bu işareti kullanması ise90’lı yıllarda olmuştur. 90’larda önce sağ yumruğunu havaya kaldırıp slogan atan ülkücüler bu tarihten sonra bozkurt işareti yaparak yeminler etmiş, sloganlar atmış, fikri kimliklerini ortaya koymuşlardır.
UEFA’nın milli futbolcumuz Merih Demiral’a maç sonrası bozkurt işareti yaptığı için 2 maç ceza aldı. UEFA bu hareketi siyasi bir hareket olarak niteledi. Aslında bu siyasi bir hareket değil 4 bin yıllık geçmişi bulunan asil bir milletin onun ve gurur göstergesidir. Dünyanın dört bir yanına yayılan Türk milletinin ortak sembolüdür. UEFA’nın kararı saçmalıktan ibarettir. TFF’nin sessizliği ise ancak gaflet olarak nitelendirilebilir. TFF bu hususta üzerine düşeni yapmakta aciz ve yetersiz kalmıştır. Yada yapması gerekeni yapmak istememiştir. Eğer öyle ise bu duruşun tek bir tanımı vardır. SOYSUZLUK.