reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Deprem ihtimal değil mutlak gerçeğimizdir

Yayınlanma Tarihi : Google News
Deprem ihtimal değil mutlak gerçeğimizdir

Depremden sonra ağızlarda sakız olan krişe bir ifade var; “Deprem öldürmez çürük bina öldürür”. Elbette çürük bina öldürür. Ancak sağlam bina da deprem gerçeğini değiştirmez. Anadolu coğrafyasında deprem ihtimal değil mutlak gerçeğimizdir. Doğum ve ölüm kadar mutlak ve değiştirilemez bir gerçeğimizdir. Akıl almaz olan ise bu gerçeği bilmemize rağmen halen depremleri olasılık veya ihtimal olarak görüp başa gelmeden hiç gerçekleşmeyecek gibi yaşamamızdır.
Bilim adamı Alfred Wegener’in 1912 yılında ortaya atığı “kıtaların kayması” kuramı artık modern bilim tarafından tartışmasız kabul görmektedir. Bu kurama göre geçmişte bir bütün olan kıtalar ayrılarak günümüzdeki halini almış ve yeniden birleşmek üzere hareketlerini sürdürmektedir. Yılda 5 santimetre hızla ilerleyen kıtalar yeniden birbirine yaklaşıyor. Bir kurama göre de kıtalar 250 milyon yıl sonra yeniden birleşecek. Yani yer kabuğundaki hareket hiç durmadan devam ediyor.
Yer kabuğundaki hareketliliğin en yoğun yaşandığı coğrafyadan biri Anadolu’dur. Anadolu, Avrasya levhası, Arap levhası ve Afrika Levhası’nın kesiştiği bir noktadadır. Kuzey Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Hattı ve Batı Anadolu fay hattı olmak üzere her bir noktasında 7 büyüklüğün üzerinde deprem oluşturabilecek 3 ana fay zonu bulunmaktadır. Bu faylar; Eskişehir, Antalya, Tekirdağ, Edirne, Sinop, İstanbul, Kastamonu’yu, Ordu, Samsun, Giresun, Artvin, Şanlıurfa, Mardin, Kilis, Adana, Gaziantep’in de bazı bölgeleri ve Kahramanmaraş, Sivas, Gümüşhane, Bayburt, Kayseri, Yozgat, Çorum, Ankara, Konya, Mersin ve Nevşehir il sınırları içerisinden geçerken ; Aksaray, Aydın, Balıkesir, Bolu, Burdur, Bursa, Bingöl, Denizli, Eskişehir, Erzincan, Erzurum, Hakkari, Hatay, İzmir, Kahramanmaraş, Manisa, Muğla, Kocaeli, Konya, Osmaniye, Sakarya ve Tokat tamamen bu fayların üzerinde yer alıyor.
Mesela yaklaşık 2 bin yıl önce, 17 yılında Manisa’da 7 büyüklüğün üzerinde bir deprem yaşanmıştır. Roma kayıtlarına göre bu deprem 12 şehirde yıkıma neden olmuştur. 115 yılında Antakya’da yaşanan depremde yine Roma kayıtlarına göre 260 bin insan ölmüştür. 526 yılında yine Antakya’da yaşanan depremde 200 bina yakın inan ölmüştür. 557 yılında İstanbul, 1268 yılında Adana ve yine 1509 yılında İstanbul’da yaşanan depremlerde on binlerce insan öldü. Son 2 bin yıl içerisinde İzmir’de on binlerce kişinin öldüğü 3 büyük deprem gerçekleşti. 1668 Yılında Samsun’un Ladik ilçesi de büyük bir depreme şahit oldu. Marmara, Erzurum, Hakkari, Erzincan, Tokat, Kastamonu, Kütahya, Diyarbakır, Van, Gölcük, Düzce ve son olarak hepimizin şahit olduğu Kahramanmaraş’ta 7 büyüklüğün üzerinde depremler yaşandı ve yaşanmaya devam edecek. Anadolu’da depremler hiçbir zaman bitmeyecek.
6 Şubat depremleri bize şunu gösterdi. 99 Gölcük ve Düzce depremlerinden önce inşa edilen binaların neredeyse tümü yıkıldı. 99 depremlerinden sonraki 2 yıl içerisinde yapılan binaların büyük bir bölümü hasar görmedi. 2 yılın ardından AK Parti hükümetleri döneminde depremle ilgili yapılan düzenlemeler ve sıklaştırılan denetimlere kadar olan süre içerisinde yapılan binalar ise ağır hasar aldı. Depreme mukavemetli TOKİ konutlarının ise neredeyse hiç biri yıkılmadı.
99 depreminden aldığımız dersin etkisi sadece 2 yıl sürmüş. 6 Şubat depremi hepimizi sarstı. Bu depremden aldığımız dersin etkisi belki 3 yıl belki 5 yıl sürecektir. Bu büyük acıyı unutunca yine depremin mutlak bir gerçek değil de ihtimal olduğunu düşünerek yaşamaya devam edeceğiz. Ta ki yeni bir depremle yüzleşene kadar.
Sivas’ın Kuzeyinden geçen Kuzey Anadolu Fay Zonu, Erzincan ve Reşadiye arasında asırlardır deprem üretmedi. Büyük bir enerji biriktiren bu bölgede her an 7 büyüklüğün üzerinde bir deprem olabilir. Sivas’a yaklaşık 130 kilo metre uzaklıktaki bu hatta meydana gelecek 7 büyüklüğün üzerindeki bir depremin Sivas’ta büyük yıkıcı etkisi olacaktır. Bu bir teori veya kuram değil, bu bir ihtimal değil, bu kaçınılmaz bir gerçektir.

YORUM YAP