reklam
reklam
DOLAR39,0318% 0.29
EURO44,2638% 0.49
STERLIN52,7446% 0.67
FRANG47,5071% 1.17
ALTIN4.214,63% 2,22
BITCOIN109.336,00-1.471

Sessizliğin Ağır Yükü

Yayınlanma Tarihi : Google News
Sessizliğin Ağır Yükü

İnsan, insana en çok neyle kıymet verir? Bir tebessümle mi? Bir teşekkürle mi? Yoksa sessizce paylaştığı bir acıyla mı? Günümüz dünyasında bu sorunun cevabı ne yazık ki bulanık.

İyiliğin çoğu kez kıymeti bilinmiyor; teşekkür yerine şüpheyle, vefa yerine vefasızlıkla karşılık buluyor. İnsanoğlu bazen, en saf niyetle yaptığı iyiliğin karşılığında bir teşekkür bile duymaz oldu. O beklenen sıcaklık yerine, derin ve ağır bir sessizlik kaplıyor etrafı. Ve işte o sessizlik, zamanla bir iç sancısına, kırık bir gönül kırıklığına dönüşüyor. Bugün nice insan, iyilik ettiği insanlardan gerekli itibarı görmemiş, sahip çıktığı dostluklardan incinmiş, emek verdiği ilişkilerde haksızlığa uğramıştır ne yazık ki...

Mevlânâ der ki: İyilik yap, denize at; balık bilmezse Hâlık bilir. Bizim irfanımızda, yapılan iyilik karşılık için değil, hakikat için, insanlık için yapılır. Ancak her gönül yine de bir tebessüm, bir şükran duygusuyla teselli bulmak ister.

Ne zaman ki iyilik karşılık bulmuyor, işte o zaman insanın yüreğinde yankılanan sessizlik, en ağır yüke dönüşüyor. Hiç düşmek üzere olan birine omuz verdiniz mi, destek oldunuz mu? Ve sonra, o omuzun hatırlanmadığı, bir selamın bile esirgendiği zamanlara şahit oldunuz mu? İşte o zaman insan anlıyor ki, iyiliği taşıyan kalp, bir süre sonra taşıdığı yükün altında sessizce eziliyor. Ve suskunluk, anlayışlı insanların kırgın dualarına yansıyor. Türkülerimize yansıyan böylesi hallerin kırık nağmeleri bile benzer vefasızlığı Dostun attığı gül yaralar beni… diye dert yanıyor. Çünkü bazen en yakın bildiklerimizden alınıyor en derin yaralar.

Atalarımız, Ağaca balta vurmuşlar, sapı bizden.demiş.Bugün de pek çok insan, en çok değer verdiğinden incinmekte, en çok emek verdiğinden bazen tek kelimelik bir teşekkürü bile duyamıyor. Aslında içtenlikle yapılacak bir teşekkür, sadece bir kelime değildir, bir vefa göstergesidir.Vefa, unutulmuş bir iyiliği bile gönülde diri tutan, ilişkilerin bağını güçlendiren gönül köprüsüdür, sesidir. İyilik yapmak da ve teşekkür etmek de kalbi onarır, yaraları sarar. Ama şükürle karşılanmadıkça, zamanla yara kendisi olur.

İnsan sabreder, sabreder ama her sabrın bir son durağı vardır. Sürekli karşılık görmeyen güven, sürekli yok sayılan fedakârlık, sonunda sessiz bir isyana dönüşür. Ve bu sessizlik, öfkenin değil, kırılmışlığın ifadesidir.

Günümüzde iyilik yapmak da ve teşekkür etmekte o kadar duyarsız kalıyoruz ki?

Eskiler bir elin verdiğini öteki el bilsin istemezdi. Ve karşılıklığında ise gönülden gelen duaların gölgesinde yaşardı insanlar. Ama değişen hayat şartlarıyla beraber duyarlılıklarımızı da örseledi sanki… Ne zaman bu kadar çabuk vazgeçer olduk birbirimizden? Bir kusurda silinen, bir hatada terk edilen dostluklar; küçük bir menfaat uğruna yakılan köprüler ve arkasına bakmadan giden insanlar neden çoğaldı?

Ne yazık ki, dostluklar pamuk ipliğine döndü. Çıkarlar uğruna nice yürekler harcandı. Halbuki biz, “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” diyen bir medeniyetin evlatlarıyız. İmece kültürüyle tarlalar eken, düğünlerde aynı tabaktan yemek yiyen, yarım ekmeğini bile bölüşen bir milletin torunlarıyız. Bir zamanlar, bir tas aş için saatlerce yol yürünür; bir tas su için yüzlerce dua edilirdi. Şimdi kalpler kurudu sanki. Teşekkürün yerini şüphe, vefanın yeriniumursamamazlık aldı. İnsan, insanı bu kadar kolay harcamamalıydı.

Aşık Veysel’in dediği gibi Dost dost diye nicesine sarıldım, benim sadık yârim kara topraktır.İnsan, insana yâr olamadığında, yâr toprak olur. Dostlar da kardeşler de birbirine uzak düşer. İyilik azaldıkça, insanlık da küçülür.İnsanın insana umudu olmalıydı iyilik. Bir dostun elinde bir başka dostun yarasına merhem olmalıydı.

Öyleyse iyiliği tüketmemek gerekir ve teşekkür ihmal edilmemeli asla. Neyse ki bugün hâlâ susarak sabreden, iyilik etmekten vazgeçmeyen insanlar var. Onlar sayesinde insanlık ayakta duruyor belki de… Çünkü iyilik, kaybolmuyor. Tıpkı toprağa düşen tohum gibi, zamanı gelince filizlenir. Belki biz görmeyiz, belki yaptığımız iyilik bir başkasında bir çiçek olur.Ama iyilikten doğan güzellik, yüzyıllar sonra bile yankı bulur.Nitekim Mevlânâ’nın dediği gibi: Ne ekersen, onu biçersin.İyilik ekenler, bir gün sevgiyi biçecekleridir muhakkak ki...Sevgisiz kalplere bile bir gün umut uğrayacaktır. Karşılık beklemeden yapılan her iyilik, evvela insanın kendi kalbini güzelleştirir.

Kendi kalbini güzelleştiren, yaşadığı toplumu da güzelleştirir.

YORUM YAP