
Kalemde mürekkep, dilde söz tükendi. Konuşsak tesiri yok, sussak gönül razı değil. Malum artık dar ağacındayız ya birisi altımızdaki sandalyeye tekmeyi vuracak yada biz boynumuzdaki bu ilmeği kesip kurtulacağız. Bu noktaya neden gelindi? Niçin gelindi? Nasıl gelindi? Ne ara gelindi? Kim veya kimler getirdi? Tüm bu soruların elbet bir cevabı var lakin o cevapları bu gün sıralamanın kimseye bir faydası yoktur…
Bugün belirtmek isteğim iki konu var:
1) Biz son iki yıldır seyircinin ilgisizliğinden hep şikayet ediyoruz. Seyirci bizi, yönetimi ve futbolcuyu suçluyor. Dönüp dolaşıp yumurta tavuk misali içinden çıkamıyoruz. Son maçlarda Bilet fiyatları indirildi. Hatta sınırlı kapsamda kapılar açıldı. Şimdiki tartışma bir kısım diyor ki tamamen açın kapıları…. Yok böyle bir Dünya, olmamalı. Eğer bu şehrin insanı Bodrum maçına üç kuruş verip Stadyuma gelmeyecekse bırakın düşsün. Zaten Süper ligde olmayı hak etmiyoruz demektir….
2) Biz yıllardır bir mücadele veriyoruz. Sivas’ın insanı Sivasspor’u tutsun istiyoruz. Büyütülmüşlerin renklerine sadık olanları kınıyor, eleştiriyor, hatta bazen ileri gidip memleket haini ilan ediyoruz. Haklıyız da,… En azından bu seneye kadar biz kendimizi söyle avutuyorduk lakin bu sezon gördük, yaşadık ve idrak ettik. Biz sade vatandaşları boşuna zorluyormuşuz. Büyütülmüşler bizi içten işgal etmiş haberimiz yokmuş. GS maçından sonra kendisini çekinmeden ifşa eden sözde yöneticiye ben kızmıyorum. Aksine acı gerçeği yüzümüze yüzümüze çarparak bizi kendimize getirdiği için Teşekkür ediyorum…
Bırakın taraftarları biz mevcut yönetimin içinde anket yapsak büyük ihtimalle en az taraftara sahip takım Sivasspor çıkar. Buda bize ders olsun….. Bir daha üç kuruşu var diye bu memlekete bu armaya sadakati olmayan insanları yönetim listesine yazarak bizim karşımıza çıkarıp kasılmasına kimse müsaade etmesin…. Biz bize yeteriz. Yetmezsek de olanla yetiniriz…