reklam
reklam
DOLAR 32,4198 % -0.07
EURO 34,8389 % -0.05
STERLIN 40,8318 % -0.19
FRANG 35,6155 % -0.2
ALTIN 2.433,53 % -0,06
BITCOIN 63.998,00 1.295

Ya bu kanı durdurun ya millet durduracak

Yayınlanma Tarihi :
Ya bu kanı durdurun ya millet durduracak

Türkiye’de soğuk savaş dönemi ABD ile gelişen müttefiklik bize ekonomik manada fayda sağlamış gibi görünse de genel manada büyük zararlara neden olmuştur. Yaptığı yardımları siyasete etki ederek rantabl olmayan yatırımlarla fazlasıyla geri alan, borç batağına saplanmamıza neden olup verdiği yeni desteklerle kontrolü hep elinde tutmaya çalışmıştır.
Bu dönem ABD iç siyasetimizden güvenliğe kadar birçok özelimize burnunu soktu. Komünizm ile mücadele adı altında, özellikle Özel Harp Dairesi veya görünmeyen yüzüyle Gladio yurdun dört tarafında kirli ağlarını ördü. Darbelere zemin hazırladı, faili meçhul cinayetler tertipleri vs vs…
80’lerden bu yana mide bulandıran; bebek katili, tecavüzcüler, hırsızlar ve soysuzlar yapılanması PKK’da bu düzenin piçlerinden biridir. O dönem istihbaratın içerisine nüfus eden bu yapılanma tarafından kurulduğu iddia edilen bu örgütün CIA ile bağlantıları artık şüphe kaldırmaz bir gerçektir.
Gerçeği yansıtmayan bilinen tarihine girmeye gerek bile duymuyorum. Ancak PKK’yı anlamak için mutlaka bilinmesi gereken bazı tarihsel gerçekleri paylaşmakta fayda var.
Nüfus bilimcileri Anadolu’da kaybolan Ermeni nüfusu, Kürtleşen Ermenilerle ifade ediyor. Bebek katili Öcalan dahil örgütün bir çok üst kurucusunun aslında ermeni olduğu bilinen bir gerçektir. Bu gerçek bize Osmanlı’nın son dönemlerinde başlayıp Cumhuriyetle devam eden Kürt (Ermeni) isyanlarını anımsatıyor. Osmanlı son dönemlerinde birçok Kürtçü isyanla karşı karşıya kalmıştır.
Cumhuriyet döneminde ise 1830’da Mir Muhammed İsyanı, 1918-1921’de Koçgiri İsyanı, 1920’de Milli Aşireti Ayaklanması, 1925’te Şeyh Said İsyanı, 1926-1930 yıllarında Ağrı ayaklanmaları ve 1937-38’de Dersim İsyanı gibi birçok hain girişim. Derinlemesine incelendiğinde tüm bu isyanların ardında dönemin emperyalist güçlerinin olduğunu görüyoruz. Kürt görüntüsünün ardında ise aslında Ermeni ihaneti olduğunun da farkındayız. Bana katılan olmasa da FETÖ hain darbe girişimini ben bu kapsamda değerlendiriyorum. Fetullah Gülen’in aynen Öcalan gibi Ermeni olduğu inkar edilemez bir gerçektir. PKK ile FETÖ arasında çok bir fark yoktur. Sözde Kürt ihanetin kronolojisine baktığımızda sadece destekçilerin değiştiğini görüyoruz. Geçmişte İngiltere olmuş, ABD olmuş, Suriye olmuş, Almanya olmuş, İsrail olmuş, olmuşta olmuş.
Asır olmuş bu ihanet hep sürmüş. Peki neden bitmemiş. İstenseydi bitermiymiş ? Bence biterdi. Biter ama bu sistemle değil. Karşımızda hiçbir hukuk sistemini ölçü almayan, sözleşme, anlaşma ve antlaşmanın bağlayıcı etkisi bulunmayan, gayri nizami harp kurallarıyla hareket eden, güçlü ülkeler tarafından finanse edilen, yurt içirişinde kaçakçılık ve uyuşturucu trafiğini kontrol eden, sanat, sinema ve sanatçılar tarafından propaganda zeminine sahip, mecliste siyasi uzantısı olan taşeron bir terör örgütü var. Biz ise bu hain örgütle uluslararası hukuk, iç hukuk ve nizami harp teknikleri ile mücadele etmeye çalışıyoruz. Bu şekilde çözüm elde edilemez.
Bu hain örgütün kökünü kazımak istiyorsak öncelikle gayri nizamı harp teknikleriyle hareket etmemiz gerekir. Gayri resmi güçler ile eşit insan hakları ve hukuk anlayışıyla savaşmamız gerekir. Saldırı ve savunma sadece dağdaki eşkıyaya karşı değil, sanat dünyasındaki, iş hayatındaki, meclisteki eşkıyalara karşı da gerçekleştirilmesi gerekir. Sadece dağdaki eşkıyayı yok etmekte bu sistematik örgüt yok edilemez. Destek veren tüm argümanların yok edilmesi gerekir. En önemlisi bu mücadele devlet halk işbirliği ile gerçekleştirilmeli. Ülkesinde huzur isteyen halkı bu mücadelenin dışında tutmakta doğru değildir. Yazımı rahmetli Ozan Arif’in bir ifadesi ile bitirmek istiyorum. “YA BU KANI DURDURUN, YA MİLLET DURDURACAK”

YORUM YAP